Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Merak ediyorsun. O canlar yakan soru dilinin ucuna geldikçe yanıyorsun. Nefesin kesiliyor; cevap bulamıyorsun. “Kim çıkaracak beni toprağın altından?” “Kim sayacak hatırımı yeni baştan?” “Herkes yokluğuma razı olmuşken, kim varlığım için emek verecek? Kim çıkaracak beni mezardan?” Eskilerden bir adamın hiç eskimeyen sorusunu hatırlatıyor sana Rabbin. “Kuruyup toz olmuş kemikleri kim diriltecek şimdi?” diye soruyor: “Men yuhyil izame ve hiye ramîm...” [2] Artık soru sahibinin de kemikleri toz olmuş ama soru hâlâ diri, hâlâ can yakıcı. Artık kemikleri toz olmuş adamın ağzından alıp soruyu, senin ağzına koyuyor Rabbin. Bu ümitsiz soruyu sana niye tekrar ettiriyor ki? Belli ki o ümitsizliği sen de paylaşıyorsun. Sen de o sorunun soranısın. Sen de şüphelerşni silecek, kaygılarını toz edecek bir itmînan aramaktasın. Gözlerinle görürcesine emin olmak yeniden dirileceğine, senin de hakkın. Üzerine toprak atılası adam olmak kimi korkutmaz ki! Unutulacaklar arasında kalmak kimin zoruna gitmez ki! Eksikliğinin hissedilmemesi ne ağır hakarettir öyle! Yemeğe beklenmemek, düğüne çağırılmamak ne garip! Mutlulukların sensiz tamamlanması çok yaralayıcı... Yokluğunun fark edilmemesi, artık beklenmiyor olman kapı arkalarında, özlenmiyor olması yüzünün dayanılır şey değil! “Nasıl olur da hesaplarda yok sayılırım ben?” diye ağlıyor kalbin.
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.