Yunan tragedyalarının çarpıcı boyutu, erkeklerin yazıp
sahneledikleri bu oyunların kadınları sık sık merkezi, etkin
figürler olarak betimlemeleridir. Kadınların tragedyada be-
timlenmesi bir düzeyde, zamanlarının çoğunu diğer erkek-
lerle geçirmeye alışmış erkeklerin hayal ettikleri kadınların
dünyasının neye benzemesi gerektiğine dikkat etmelerine
olanak tanıdı. 5. yüzyıl Atina tragedyalarında betimlenen ka-
dın kahramanlar, aynı zamanda erkeklerin özellikle aileyle
ilgili olduğu için çağdaş toplumun ahlaki kurallarını çiğne-
melerine güçlü biçimde tepki göstererek, bu kuralların yarat-
tığı içsel gerilimlerin yansıblmasına da hizmet ettiler. Sözge-
limi Sofokles'in Antigone'si kentin erkek hükümdarına karşı
koyar, çünkü o ailesini geleneksel ölüyü gömme hakkından
mahrum etmiştir. Antigone doğru ve yanlışa ilişkin genel bir
tartışmada güçlü bir adamı korkusuzca eleştirirken dikkat çe-
ker. Bir başka deyişle, Sofokles Atinalı bir erkek gibi konuşan
bir kadını sahneler.