Yiyecek satıcılarının, palyaçoların, balonlara şekil veren adamların ve karanlıktan istifade ederek palmiyelerin arkasında gizlice öpüşen aşıkların olduğu bir karnavala adım atmış gibiydik. Aşıklara bakmamaya çalıştım. Kaçamak öpüşmeleri hatırlamamaya çalıştım. O ilk öpücüğü hatırlamamaya çalıştım. Dudaklarına değil, bileğine kondurduğum o ilk öpücüğü. Bütün gün o noktayı öpmeyi arzulamıștım. Her nasılsa tadının neye benzeyeceğini önceden biliyordum. Dalgalar kıyıya çarpıyordu. Umman Denizi. Atlantik Okyanusu. Aramızda iki okyanus vardı. Yine de ondan yeterince uzaklașamamıștım.