Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Sözcükler bir düşünce dizgesini nasıl barındırıyor?” “Afaki değil, dilin yapısıyla ilgili bir gerçekten söz ediyoruz. Tek bir kökün kuyruğuna bağlanmış anlamlar, bütün türemiş kelimeleri o ilk köke, kökene bağlayarak türeyen bütün anlamları sınırlar. Kökün çizdiği mecranın dışına çıkamaz kelime. Bu sınırlama aynı zamanda bir kalıcılıktır da. Kendi ufkunda sonsuzlaşmış anlam. ‘O’ herhangi bir cinsiyet ve varlık ifade etmez. Sadece O’dur. Benim dışımda olan. Bizim dışımızda olan. Kadın, erkek ya da otomobil fark etmez. O’nun olan, benim olmayandır. Benim olamayana sahip olanın ne olduğu da pek önemli değil. Buradan bencil bir dil mi çıkıyor? Hayır, farklılığa karşı kayıtsızlık çıkıyor. Ağaç kelimesi hem tek ağacı aynı zamanda da çoğul olarak ağaçları işaret ediyorsa, sayıları bile önemli değil. Büyük vokal uyumu dediğimiz şey bile bir kapalılık. Şeyleri tanımlayan sözcükler ne dişi ne de erkektir. Sadece o’durlar. Bir nesneyi anlatmak için birden fazla kelimemiz de yoktur. Sadece bir tek kelime vardır ve ancak sıfatlarla güçlendirebiliriz onları. Böylece dil sadece bazı fikirlerin anlatılmasında zorluk çıkarmakla kalmaz, başka düşüncelerin anlaşılmasını da engeller. Zekâmızı başka kanallara yönelik olarak felce uğratır. Eğer dil bir iç ihtiyaçtan, şeyler hakkında fikir sahibi olma ihtiyacından kaynaklanıyorsa fikrimiz daha en başından belli bir şekilde felçleşmiş demektir. Keşke kelimelerin tarihi olan bir film yapılabilse. Kuşkusuz büyüleyici olurdu. Bütün bunlar hayli tuhaf ve karmaşık geldi biliyorum. Sana gelen hallerden insanın gerçekten de genlerin bazı kelimeleri de bir sır gibi kulaktan kulağa aktardığına inanası geliyor. Kusura bakma ama bu kâğıtları notlandırmam gerek!”
Sayfa 147 - Altıncı Gün 19 AralıkKitabı okudu
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.