Kara gözlü sultanım, bekler eskisi gibi...
Sarmaşık yaseminler perdeler kepenkleri...
Hayran bakarken ona, hayranım seçtiğim mücevherlere
Ve ruhum takılı kalır parmaklarındaki yüzüklere
Zalimce hazzı okşayışlarımızın
Şiddeti birer umutsuzluk çığlığı
Ve sonra, bir tatlılık çöker, akşam gibi tıpkı
Ve kız kardeş buseleri, ardından kasılmalarımızın...
Düzeltir kıvrımını giysinin, gülerek...
Ve ben hatırlarım o hoş endamını, gurur duyduğum
Yanıbaşında vücudumun, karışık bir kabristanda
Doğulu ölülerin selvileriyle gölgelenmiş.