Gönderi

Burhanu'd-Din'in ihaneti ve akıbeti.
Kaşgar hükümdarı Yusuf, annesi bir Çungar Prensesi olduğu ve kendisi Çungarcayı iyi konuştuğu ve Çungarların sarayında yetiştirildiği halde bir Çungar aleyhtarı idi. Cungarların özelliklerini iyi biliyordu. Yusuf 1754 yılında, eski Kaşgar kalesinin yeniden inşasına başladı. Amacı, Cungarlardan memleketini kurtarmaktı. Kendisine, Yarkent hükümdarı Cahan da katıldı. Cungarlar, Cungar aleyhtarı hareketleri bastırmak için Kaşgar'a elçiler gönderdiler. Buna rağmen Yusuf, tutmuş olduğu yolda yürümeye devam etti ve halkına kurtuluş savaşı için çağrıda bulundu. Halk, bu çağrıya uydu. Buna rağmen Cungarlar, Yarkent Valisi Gazi Beğ'in evinde Cahan'ı hapsetmeğe muvaffak oldular. Yusuf, Cungarlar tarafından kaçırılan Cahan'ın kurtarılması için 1000 silâhlı adamı Yarkent'e gönderdi. Hapisten kaçmış olan Cahan'ın oğlu Sadık Hoca da, etrafına 7000 silâhlı adam toplayarak Yarkent'i işgal etti. Babasını kurtararak Gazi Beğ'i hapsettirdi. Gazi Beğ, Cahan'dan özür diledi ve Cungar elçilerini hapsedebilmesi için izin istedi. Cahan, kendisini affetti. Fakat o, «dinsizlerin sadece savaş meydanında öldürülebilecekleri» görüşünde olduğundan, elçilerin hapsedilip öldürülmelerine izin vermedi. Bilâkis, elçilerin bir refakat birliği eşliğinde ve emniyet içinde vatanlarına ulaştırılması için emir verdi. Kaşgar'ın bağımsızlık hareketlerine Hoten de katıldı. Fakat, durum 1753-54 yıllarında Çinlilerin lehine değişiverdi. Yüzyıla yakın bir zamandan beri Cungarlara karşı savaşmış olan Çinliler, onların içişlerine karışabilme fırsatını ele geçirdiler. Cungarlar arasında rakip gruplardan biriyle ittifak kurdular. 1749 yılından itibaren, Cungarlar arasında taht kavgası devam ediyordu. Debatsi, arkadaşı Amursan'ın yardımı ile, başarılı bir iç savaş sonunda, 1752-53 yılında Cungarların Han'ı oldu. 1753 - 54 yıllarında, mevkiini sağlamlaştırdı. Bu dönemde onun evvelki yakın arkadaşı, azılı düşmanı oldu. 1754'ün yazında, iki sabık arkadaş arasında ilk vuruşmalar oldu. Amursan, muharebeyi kaybederek Çinlilerin tarafına kaçtı. O, Debatsi'nin kuvvetlerine karşı, Çinlilerle birlikte savaşmağa hazır olduğunu bildirdi. 1755 yılında Çin ordusu, Amursan'ın kuvvetleriyle birlikte Cungar topraklarına girdiler. 14 mayıs 1755'te, Tekes Irmağı Vahası'nda, Cungarlar ile Çinliler arasında ilk çarpışma oldu. Çinlilerin başında Amursan bulunuyordu. Debatsi, savaşı kaybetti ve Üç-Turfan'a kaçtı. Lâkin, o, Üç-Turfan valisi Sıdak tarafından Çinlilere teslim edildi. Çinliler, Amursan'ı, İli bölgesi hükümdarı tayin ettiler. O, Üç-Şehir Devleti'nin (Kaşgar, Yarkent, Hoten) bağımsızlıklarına son vermeğe çaba harcıyordu. Çinlilerin eline geçen ilk şehir, Aksu oldu. Fakat, ne Amursan ne de Çinliler, Üç-Şehir Devlet'e karşı kuvvet gönderebilecek durumda değildiler. Üç-Turfan valisi Sidak ve Aksu valisi Abdü'l-Vahap, İli bölgesinde, Cungarların nezareti altında yaşamakta olan Hoca Ahmed'in oğullarından birinin, bir askerî birlik ile Kaşgar'a gönderilmesini ve Kaşgar Han'ı olarak ilân edilmesini Amursan'a tavsiye ettiler. Bunun üzerine, Hoca Ahmed'in oğulları, Han Hoca ve Burhanü'd-Dîn sürgünden Gulca'ya getirildiler. Han-Hoca, burada rehin olarak kalacaktı. Burhanü'd-Dîn de 5000 Müslüman, 1000 Cungar ve 300 Çin askeri ile birlikte Aksu'ya yürüdü. Kaşgar savaşı için, burası hareket noktası olarak kullanılacaktı. Yarkent'te ikamet etmekte olan Kaşgar Hükümdarı Yusuf, Burhanü'd-Din'e karşı ve dolayısıyla Çin - Cungar istilâsına karşı müdafaa hazırlıkları yaptı ama Yusuf, 1756'da öldü. «Padişah-Hoca» ünvanını almış olan halefi Abdullah Hoca, Kaşgar, Yeni-Hisar, Yarkent ve Hoten'den asker toplayıp onları organize ederek, Çinlilere karşı Üç-Turfan'a yürüdü. Fakat Burhanu'd-Din, Kırgızların yardımı ile, Kaşgar'ı işgal etti. Burada da Ak Tağlıklar ile Kara Tağlıklar arasındaki düşmanlık, özel bir surette kendini gösteriverdi. Şöyle ki, Ak Tağlık Hocaları, Çinlilerin ve Cungarların bir oyuncağı oldular. Burhanü'd-Din'in birlikleri, 1757'de Yarkent üzerine yürüdüler. Yarkent Hükümdarı Cahan, her halükârda kan dökmeye mâni olmak istedi. Cahan, hassas ve âlim bir insandı. Fakat, Çin ve Cungarların da tâbii (vasal) olmak istemiyordu. Burhanü'd-Din, Yarkent'in surları önünde durdu, ve Cahan'ın teslim olmasını istedi. Cahan, bir Müslüman hükümdarı olduğu ve dinsizler ile, gazadan başka bir ilişki bilmediği, cevabını verdi. Bunun üzerine Burhanü'd-Din şehri kuşattı. Bir zamanki hain, Yarkent valisi Gazi Beğ, bundan böyle de valilik makamında kalabilecek ise, mukabilinde şehir kapılarını açtırabileceği hususunda Burhanü'd-Din ile anlaşmak suretiyle yeniden hıyanet etti. Cahan, gaza için halka çağrıda bulundu. 40.000'e yakın silâhlı insan, Burhanü'd-Din'in emrinde saldıran Çin ve Cungarlara karşı koyuyordu. Gazi Beğ Burhanu'd-Din'in ordugâhına kaçarak şehir kapılarını açtı. Bunun üzerine Cahan, şehri terk etmek zorunda kaldı. Gazi Beğ, işgal kuvvetlerini şehire soktu. Burhanü'd-Din, kaçmış olan Cahan'ı takip ettirdi. Beriki taraf, Zarafşan Irmağı'nı (Bu ırmağı, aynı isimli Batı Türkistan'daki ırmak ile karıştırmamalıdır) geçerken esir edildi. Cahan ve ailesi, Yarkent'te idam edildiler. Cahan'ın sadece biricik oğlu Nazar Hoca hayatını kurtarabildi ve Hindistan'a kaçtı. Çinliler, Burhanu'd-Din'in yardımı ile, Doğu Türkistan'da mevkilerini sağlamlaştırdıktan sonra; ona, Kaşgar üzerindeki hâkimiyeti vermekten imtina ettiler. Aksine, 1758'de, Kaşgar'ı bizzat işgal ettiler. Çinlilerin sukutu hayale uğrattıkları Burhanü'd-Din için, bu husus, onlara karşı savaş vermeği gerektiren bir vesile oldu. Burhanu'd-Din, henüz Çinlilerle birlikte harekette iken kardeşi Hoca Han, Çinlilere karşı ayaklanmıştı. 1758 yılında Burhanu'd-Din, taraftarları ve kardeşi Han Hoca ile birlikte Çinlilere karşı çarpışmaya başladı, fakat bir netice alınamadı. Çinlilere karşı direnmek için vakit çok geçmişti. Onlar Kaşgar'ın muhkem mevzilerine artık yerleşmişlerdi. Çinliler, Burhanu'd-Din'in ayaklanmasına karşı İli'den 10.000 kişilik bir kuvvet gönderdiler. Buhani'd-Din, 1759'da Badahşan'a kaçtı. Badahşan Hükümdarı Sultan Şah onu 1760'ta Çinlilere teslim etti. Burhanü'd-Din, Pekin'de idam edildi. Cahan'ın ailesinin başına bunca musibet getiren «mukaddes» Hoca Burhanu'd-Din'in, şimdi aynı surette, bir aile faciası kendi başına gelmişti. Kendisi de idam edilmişti... İki oğlu, Çinlilere esir düşmüştü, ve diğer dört oğlu, rakibi Cahan Hoca ile yaptıkları savaşta ölmüşlerdi. Sadece, reşid olmayan oğlu Hoca Saadet Ali (Sarımsak), hayatta kalmıştı. Daha sonraları bu oğlu, Doğu Türkistan için verilen bağımsızlık savaşında önemli bir rol oynadı. Çinlilerin, bir zamanki müttefikine karşı zaferinden sonra, Doğu Türkistan'da Çin yayılması ve bununla birlikte, Çinliler ile Türkistanlılar arasında ardı arası kesilmeyen çarpışmalar devri başladı.
·
167 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.