Dostoyevski, Flaubert, Kafka, Austen, Woolf ve Çehov'u hepimiz okuduk belki. Ama nasıl okuduk? Onlardan öğrenebileceğimiz her şeyi öğrendik mi hakikaten? Bir yazar, edebiyatın büyük ustalarını okurken neleri not düşüyor zihnine? Francine Prose'un karakter yaratımında eşsiz bulduğu George Eliot', olay örgüsünü diyalogla ilerletmek açısından çok şey öğrendiği John le Carré'yi, uzun cümlelerinin içinde kaybolmak şöyle dursun tam da kendini bulduğu Philip Roth'u, her ayrıntıda bir seytan gizlediğini bildiği Flannery O'Connor'ı da unutmayalım. Daha ziyade Batı kanonuna odaklanan bir okuma listesi sunuyor bize Prose. Fakat önerdiği okuma biçimiyle, her diyarın her dilin edebiyatını yeniden keşfetmenin yolunu gösteriyor.