Gönderi

116 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Acı çekmek özgürlükse, özgürdük ikimiz de...
Acılı bir aşk hikayesinin portresini çizmiş bizlere Şemseddin Sami. Hayatımızda ve içinde bulunduğumuz toplumda ideallerimizle bağdaşmayan, memnun olmadığımız noktalar bulunur her zaman. Mevcut şartları olması gerekenle veya aynı anda var olan başka toplumların şartlarıyla kıyaslar ve eleştiririz. Bu madalyonun bir yüzüdür bence. Diğer yüzü ise bu kıyaslamaları yaparken günümüz toplumu ile geçmiş toplumu, bu topraklarda daha önceden yaşayıp çeşitli sıkıntılar çeken insanların şartlarını kıyaslamak ve değerlendirmektir. Günümüzde kadın hakları, çocuk hakları, gençlerin hakları olması gereken seviyenin altındadır. Ancak tüm bireyler olarak mevcut haklarımızın kıymetini bilmek için de geçmişin aynasına bakmak gerekir. İşte Şemseddin Sami kendi döneminin şartlarını, sıkıntılarını, acılarını öyle bir kaleme almış ki bize o dönemden beri ışık tutuyor. Hiç kelam etmeden, adını dahi bilmeden balkondan sokağa, sokaktan balkona bakışlarla kurulan ve yücelen bir aşkın hikayesini anlatıyor. Gençlik çağının ateşiyle ve saf duyguların tesiriyle ilmek ilmek işlenmiş bir sevda öyküsünü kulağımıza fısıldıyor. Birbirlerini severken bu zor şartlar altında olmalarının nedeni toplumsal kurallar, aile baskısı ve herhangi bir söz haklarının olmaması. Ve ilerleyen süreçte aşklarının önünde duran engeller anne, baba, büyükler kılığına girmiş örf, adet, toplum kuralları oluyor. Kitabın 1872 yılında yazıldığını göz önüne alırsak yazar, dönemin şartlarında müthiş bir eser meydana getirmiş. Avrupalı çağdaşlarıyla edebi kalite olarak yarışabilecek bir eseri ortaya çıkarmış. Tanzimat ve Serveti Fünun dönemi yazarlarına da karanlık edebiyat yolunda önden giderek bu eserle ışık tutmuştur. Kitabın tek beğenmediğim kısmı, romantizm akımından fazla etkilenen yazarın kitabı çok dramatik şekilde sonlandırması olmuş. Her ne kadar beğenmediğimi söylesem de neticede kitabın içinde var olduğu için son kısmı beni etkiledi ve gözlerimin dolmasına sebep oldu. O an
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu Madonna
'daki Raif Efendi'nin acısını,
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı Yusuf
'taki Yusuf'un acısını hissettim. İncelemenin başlığında
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Hasan Hüseyin Korkmazgil
'in dizelerine yer vermek istedim. Çünkü eserde Talat ile Fitnat da acı çekerek kendilerini ve aşklarını özgür kılıyorlar. Toplumun prangalarından, aşklarının önündeki duvarlardan acılarını kanat eyleyerek kurtuluyorlar. İncelememi kitaptan birkaç alıntıyla bitiriyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim. Gönülden gönüle yol vardır. (s.56) "Görüştüğümüze ne kadar teşekkür ederim. Sizi çok sevdim. Allah bilir ki sizi on seneden beri tanıyor gibi sevdim." (s.52) Her beş dakikada saatine bakar. Mümkün olsa saatin akrepleriyle kavga edecek. (s.49) Zihninde vuslatı kurmuş, böyle uzaktan görmek kendisine o kadar tesir etmez.(s.42)
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Taaşşuk-ı Talat ve FitnatŞemseddin Sami · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202429,2bin okunma
··
1.236 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.