İslam uygarlığının edebiyat yönünden de olan zenginliğini anlatan, Cumhuriyet sonrası geçirdiği evreleri ve batının nasıl etkisi olduğunu ve iki tarafında aradığı yollarda nasıl bir hal aldığını Üstad Sezai Karakoç çok güzel gözlemlemiş ve yorumlamıştır.
Altın kitap başlığında geçmişten gelen ve devam etmekte olan zenginliğimizden bahsetmek ve bunuda kitaptan alıntı bir kısım yazıyla değinmek istiyorum; “Yahya Kemal, Âkif’in kurtarmak için şiiriyle uğrunda savaştığı imparatorluğu, medeniyetimizi tarih çerçevesinde tespit etmeğe, onun büyüklüğünü anıtlaştırmaya, bilanço yapılırken en üstün bir değerlendirmeyle onu gözler önüne sermeğe çalışır. Demek ister ki, < evet siz bizim bu medeniyet dönemimizi kapadınız. Ama unutmayınız ki bu kapadığınız dönem, medeniyetler tarihinde bir altın kitaptı. İşte ben çağımızdan geriye dönerek onun içinde yaşıyorum. Bir nevi mermerlerle o dönemi mumyalıyorum, ta gelecekte bir çağ onun bu mumyalarını çözdüğünde onu taptaze görebilme imkanına ersin>”.
Üstad Sezai Karakoç yorumunda elbet bir gün bu tozlu olan altın kitabın açılacağını söylemektedir. Edebiyatın zaten geçmişteki gibi aynen değil günümüz şartlarına göre yazılmasını daha ileri taşınmasından da bahsediyor.
Necip Fazılı ise üç yazıda ele alıp şairlik yolunda çektiği zorluklardan geçtiği dönemlerden bahsedip geldiği noktaya kadar güzelce ele almış ve yorumlamış.
Herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm kısa ama insanı derin düşüncelerde bırakan bir kitap.