Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Her şey eskisi gibi, sadece biz değiliz!"
Şu köşede de kadının vaktiyle kendini adamdan geri çektiği kanepe duruyordu: Alevlenip canlanan ihtirastan tutuşmuş halde şimdi her yerde kadına ait işaretler ve mesajlar hissediyordu ve o kadın şimdi yanında durmuş ağır ağır nefes alıyordu, anlaşılmaz bakışlarını ondan kaçırıyordu. Bu odaya yıllar öncesinden bütün ağırlığıyla çökmüş olan sessizlik, bu iki insanın varlığından irkilip kabardıkça kabarıyor, ciğerlerinin ve ezilen yüreklerinin üzerine hava basıncı gibi oturuyordu. Bir şey söylenmeliydi şimdi, boğmaması için bir şey bu sessizliği sarsıp atmalıydı. Ve ansızın arkasına dönerek kadın yaptı bunu. "Her şey eskisi gibi, değil mi?" diye sorup, havadan sudan konuşurmuş gibi söze başladı. Ancak adam bu zorunlu konuşmaya katılmayıp, dişlerini birbirine geçirdi. Dişlerinin arasından bir anda hiddetle, "Evet, her şey," sözleri döküldü. "Her şey eskisi gibi, sadece biz değiliz!" Kadının üzerine çullanmıştı bu sözler. Yüzünde korkulu bir ifadeyle döndü. "Ne demek istiyorsun, Ludwig?" Ama adamla göz göze gelemedi. Çünkü adamın gözleri şimdi onunkileri hedef almamış, sessizce ve alev alev yanarak kadının dudaklarına çevrilmişti; o dudaklara yıllardır dokunmamıştı, oysa bir zamanlar o dudaklar dudaklarına değdiğinde tenini yakardı, meyve gibi algıladığı o nemli dudaklar... Kadın, onun bakışlarındaki şehveti utanarak fark etti, yanakları kızardı, gizemli bir gençlik belirdi yüzünde, öyle ki adamın gözüne bir zamanlar aynı odada yaşanan veda saatindeki gibi göründü. Kadın, onu içine çeken bu tehlikeli bakışları üzerinden uzaklaştırmayı bir kez daha denedi. "Ne demek istiyorsun, Ludwig?" diye tekrarladı bir kez daha; ama bu, sorudan ziyade açıklama yapılmaması için bir yakarıştı. Adam bunun üzerine kararlı ve kesin bir hareket yaptı ve erkeksi bir güçle kadının bakışlarını bakışlarıyla yakaladı. "Beni anlamak istemiyorsun ama anladığını çok iyi biliyorum. Bu odayı hatırladın mı, bu odada bana ettiğin yemini hatırladın mı?.. Döndüğümde..." Kadının omuzları titredi, ama hâlâ kendini korumaya çalışıyordu. "Bırak bunları, Ludwig... Bunlar eski meseleler, hiç dokunmayalım. Zaman nerede kaldı?" "Zaman bizim içimizde," dedi adam kararlı bir sesle, "irademizde. Ben dudaklarımı ısırıp dokuz yıl bekledim. Ama hiçbir şeyi unutmadım. Soruyorum sana, hatırlıyor musun hâlâ?" "Evet," dedi kadın ona daha sakin bir ifadeyle bakarak, "ben de hiçbir şeyi unutmadım." "Peki istiyor musun, yeminini yerine getirmek istiyor musun?" Kadının yüzünü yeniden kaplayan pembelik saç diplerine kadar yayıldı. Yatıştırmak isteyen bir ifadeyle adama yaklaştı. "Ludwig, iyi düşün! Hiçbir şeyi unutmadığını söyledin. Ama unutma ki, ben artık yaşlı bir kadın sayılırım. İnsanın saçları kırlaşınca ne isteyecek ne de verecek bir şeyi kalıyor. Rica ediyorum, geçmişi geçmişte bırak." Sert ve kararlı olmak adamın içini ihtiras gibi sarmıştı şimdi. "Benden kaçıyorsun," diye israr etti, "ama ben çok uzun zaman bekledim. Sana soruyorum, verdiğin sözü hatırlıyor musun?" Kadının sesi her sözcükte titriyordu. "Bunu bana neden soruyorsun? Sana bunu söylememin, şimdi, her şey için geç kalınmışken hiçbir anlamı yok. Ama madem istiyorsun, sana yanıt vereceğim. Senin isteğini asla geri çeviremezdim, seni tanığım günden beri daima sana ait oldum."
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.