Uzun zamandır okuma listemde olan ve yıllardır çözüldü gibi gözükse de çözüldüğüne veya çözüleceğine kimsenin inancının kalmadığı, büyük yapılanmalar ve arkasındaki nedenlere inmeye çalışan esaslı bir eser. 01 Mart 1987 - 24 Haziran 1988 tarihleri arasındaki yazılarının derlenmesiyle oluşturulmuş bir eserdir. Eserde bizleri bu makaleler arasında neler karşılayacak hemen aktaralım. Evvela ANAP yani 1983 yılında Turgut Özal tarafından kurulan (1983-1991 arası aralıksız iktidar, 1996-2002 arası koalisyon) Anavatan Partisi ve Turgut Özal kitabın ana konusu oluşturacak. Tabii burada gerek siyasi eleştirmenler gerek sinemacılar kadar yazarın da bu dönem başta ülkeye giren ve çıkmak bilmeyen doyumsuz Arap Sermayesini ele alarak rüşvet ve yolsuzlukları anlatmaya çalıştığını belirtelim. Tarikatların kendilerine isim yaparak, Allah korkusu adı altında insanlara nasıl etki ettiklerini bilmek önemli. Bunu nasıl anlayacağız? Yani bir tarikat var diyelim, bunların hak batıl olduğunu nasıl anlarız? Burada çok büyük sorular olsa da kesin cevaplar yok. Ama düşünce yapımıza göre bir yakınlaşma olabilir, nasıl? Din duygusunu sömürüyorlar mı bunu bilmek gerekir. Günün şartlarına göre öğrenci okutuyorlarsa bunun fiyatlandırması gerçekten asgari midir yoksa lüks müdür bakılabilir, herhangi bir soru sormak istediğinizde geçiştirici cevaplar mı alıyorsunuz yoksa aldığınız cevap sizi tatmin ediyor mu bunlara bakılabilir. Bu, biraz dini bir konu olduğundan alnı secde görmemişlerin lafına bakılmaz, o kesin. Diğer yandan sık tasvip ettiğim bir konu değildir tarikat meselesi de inanç meselesi de ama herkesin bir fikri olduğundan, önce bilgi sahibi olup sonra fikir sahibi olmalarını tavsiye ederim. Peki siyasetin buna alet edildiğini nasıl anlayacağız? Orası da diğer tüm konular dışarıda kaldığında şöyle olacak. İslamiyet, 610 yılında Hazreti Muhammed’e gelen ilk tebliğ ile ortaya çıkmıştır. Hz. Muhammed’in dahi vefat ettiği yüzlerce yıllık bir ‘Din’ ardından birisi çıkıp da ‘Din Elden Gidiyor’ baskısı yaparsa (bkz. Cumhuriyet İsyanları) işte bu dinin siyasete alet edildiğinin kanıtlarındandır. Yani bazı durumları dikkatli düşünmek, ona göre yorumlamak çok önemlidir ve gereklidir. Yoksa herkes kafasına göre yorumlar yaparak birbirine çamur atacaktır ama bizlerin, okuyanların ve araştıranların, karakterleri bu durumlara müsaade etmeyecektir. Mesele şu ki, yok ettikleri; yok olmasında katkıları oldukları bu değerli araştırmacıyı hunharca katlederek onun yok olacağını zannettiler. Çözüm böyle olacak, düzen böyle gidecek ve unutulacak zannettiler ama görülüyor ki Uğur Mumcu ve eserleri yaşatılırken kendilerinin adları dahi anılmıyor. Çünkü biri ölümü pahasına tüm araştırmalarını tek tek anlatırken diğerleri gerçekleri halkından saklamayı seçti. Veda etmeden evvel şöyle anlamlı bir parça bırakalım buraya; youtube.com/watch?v=A4bq3vN... Hepimize iyi okumalar dilerim..

Tarikat-Siyaset-TicaretUğur Mumcu · Um:ag Yayınları · 1997580 okunma

·

152 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sadık Kocak