Okurken beni çok etkilediKızlar annelerinin kaderini mi yaşar Amira 1979 yılında #İran da tarih öğretmenliği okumuş,liderlik yapmış,zengin bir ailenin kızı olmasinin yaninda modern,bakımlı,egitimli,hoşgörülü,bilgisi ve pratik zekası ile bulunduğu ortamı da dinlenen biridir.Kadin özgürlüğünü,kadın hakları gibi bir çok #demokratik etkinliklerde konuşmacı olarak katılır.Yaşadıği aşka bile ölümün gölgesi düşen Amira rejim değişikliği ile sevdiği her şeyden ayırır.Şimdi sıra kızına gelmiştir.Tek yol kaçarak kurtulmaktır.Devrim muhafızları dahil herkes peşindedir.Dedesi çok güvendiği Arash ve Faraz yanına katıp zorda kalırsa İran da paranın açamayacağı kapı yok deyip bir miktar para verip yollara düşmesini sağlarlar.Sara artık bir #sürgün çiçeğidir.Tabii ki hiç bir şey istenilen gibi gitmez.Vurulmalar baba şefkati ile bakan gözlerde merhametin,özlemin,pişmanlığın izlerine şahit olmak yürek yakar. Arash her şeyi neden bu kadar göze alıp Sara kaçırmaya çalışıyor.? Annesinin acısı,hiç tanımadığı babasının sızısı,vatanı hasreti ve acısı rüyalarını kabusa çevirip onlarin bile kabul etmediği sürgünlüğünün acısı, acının renginin beyaz oldugunu her satırda içinizde hissederek okuyacaksiniz. "Ölüm olmazsa yaşamanın,gidilmesi dönmenin,ayrilmazsan kavuşmanın ne tadı olabilir..." Acı ama gerçek olayların üzüntüsünü yüreğimde yaşadığı mi söylemeden geçemeyeceğim. Hikayeyi o kadar çok sevdim ki yazarın kaleminin akiciligi,hikayenin doyuruculuga diyecek tek kelimem yazara teşekkür etmek olur.

SürgünMurat Durmaz · Lebis Yayınları · 202263 okunma

·

28 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ayşe Şanlı