Serinin ikinci kitabında Christophe sığamadığı ülkesini terk etmek ister ancak annesini orada bırakmak zorunda olması onu ikileme düşürür. Ancak karıştığı bir kavga yüzünden suçlu konumuna düşmesiyle Fransa'ya kaçmak zorunda kalır. Bu yeni ülkeyi ve insanlarını tanımaya sosyete salonlarından başlamak gibi yanlış bir tercih yapar. Olivier ile tanışması onun için büyük bir şans. Arkadaşı sayesinde ülkeyi başka bir gözle görmeye başlar artık yalnız değildir. Bu ciltte de kadın karakterleri tekrar eden aynı hikayelerle okuyoruz maalesef.
Kurgudan ziyade yazarın kendi ülkesi Fransa ile Almanya'yı karşılaştırarak yaptığı eleştirileri ve Yahudi toplumuna yaptığı göndermeleri ön planda olması eserin edebi yönünü biraz zayıflatmış bana göre. Ancak bu kısımları okumak kesinlikle daha tatmin ediciydi.
Keyifli okumalar...