Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
MÜSLÜMANCA YAŞAMAK ESERİN ADI : Müslümanca yaşamak YAZAR: Rasim ÖZDENÖREN YAYINEVİi: İZ Yayıncılık BASKI: 18. baskı BASKI TARİHİ : 2017 BASKI YERİ: istanbul KİTABA DAİR: Kitap 1970 lerin sonu 1980 lerin başında kaleme alındığından o dönemi yansıtmaktadır. Kitabın temel tezine dokunulmamıştır kimi pasajlarda cüretli veya radikal retoriğe dokunlmadığından bahsedilmiş kitap 171 sayfadan meydana gelmiştir . KISACA HAYATI: 1940’ta Maraş’ta doğan sanatçı, ilk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamlamış ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile aynı üniversitenin Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman olarak çalışan Özdenören bir süreliğine araştırma amacıyla ABD’nin çeşitli eyaletlerine gitmiştir. Bakanlık Müşavirliği, müfettişlik gibi görevlerde bulunmuştur. Yazdığı kitaplarla çeşitli ödüller kazanan sanatçının bazı eserleri de TV filmi yapılmıştır. Yazar yazı çalışmKültürel yabancılaşma, aile çözülmeleri ve bunalımlar onun eserlerindeki önemli kavramlardır. Müslüman-modem bir çizgide olan Özdenören, hikâyelerinde temel öğe olarak insan ve insan ruhunu almıştır. Bireyin yalnızlığını, yabancılaşmasını, kuşak çatışmasını, modernliği, gelenek gibi konularını işlemiştir.Kültür şokuna karşı kişinin tasavvufa yönelmesini ister. ESERLERİ : Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler Kafa Karıştıran Kelimeler Müslümanca Yaşamak Yaşadığımız Günler Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı Çarpılmışlar, Çözülme Çok Seseli Bir Ölüm Gül Yetiştiren Adam Hastalar ve Işıklar Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti Ruhun Malzemeleri Ben ve Hayat ve Ölüm KİTABIN ÖZETİ: Bu yazıların kimseyi inanmaya meyletme amacı gütmediğinden İslam düşüncesine yatkın olmayanların bunları yadırgayacağını göze alarak yazıldığını…peki İslam düşüncesine karşı koyacakların söyleyecek sözleri yok mu? Bilinçsizce bakabilen Müslüman varken nerde kaldı Müslümanca bakmak? Farklı görüş sahipleri en çok hangi noktada değil en çok nerede anlaşılmadıklarını dile getirilmelidir. Müslümanın ne gibi sorunları var? Kendi içindeki tartışmadan çıkamadığı sorun . Allah’ın mucizesini görememe( deve iğne paradoksu) Hikmetle bakmak yerine perdeyi görmek perdeleri üretmek bunu ancak hidayet aydınlığıyla görebilmek. İslam insanı bir zihin aydınlığına ulaştırıyor bedahat hissi verir bu bedahat hissi neden müslamanda görünmüyor sebebi : İslam’dan uzak yaşadığından.İslamın insana bağışladığı yetenek çilesiz emeksiz olmaz(s. 24 4. Madde) Bu gün Müslümanlar tek boyutlu yalınkat yaşamıyor . vazgeçemediği alışkanlıklar Bir yandan kendisisini kurmak isterken diğer yandan dış tasallutlarla mücadele ediyor. İslam dışı hayat standartlarının yürürlükte olması … Müslüman kelime-i şehadet getirip müslüman oluyorsa emir ve yasakları yerine getiriyorsa o vakit problem ne …?? El cevap: Müslüman islamı YAŞAM TARZI haline getirmiyor… İbadeti boş zaman işi olarak yapıyorsak yani hoby için yapıyorsak biz bu gidişata seyirciyiz demektir. Olaylara yani islamı yaşam tarzı olarak gören kimse sorumluluk almış demektir. Eylem fiil ya da göstererek yapma ( hz peygambere ümmüseleme’nin tavsiyesi) İslamı yeniden yaşayabilmenin en etkili yolu davranışımızı sünnete uyumlu hale getirme .her bidat sünneti yaşanmaz hale getirir. Bir beklentinin özlemin gerçekleşmesi için dinin öngörülerine salt Allah rızasıdır diye uymak. Dini sınamayı değil kendini Müslüman olarak gerçekleştirmeyi öne almalıdır. İslami bir hayat tarzı için mücadele vermeyen kişi ama bu başarılırsa ben de olurum demek .bu aslında ben istemiyorumun dolambaçlı halidir. Allah dilerse olur. Fakat Allahın dilediği emrettiği hayat tarzı yaşanmadıkça Allahın hükmü insanlar arasında yürürlüğe girmez. Üstün insan yoktur yalnız kul insan vardır. Dini yaşamak için değil bilgi olarak gören tipler vardır. Müslüman olduğunu söyler ama kuşkulu bakar islama .ortam müsait olduğunda hemen islama zıt olan şeyleri kabul eder. kafası din dışı(profan) dır; ama ruhu muhafazakardır. Bu tip insanların kafası yıkanmıştır, yıkanma sürecinde bunlar ına kabul ettirilmiştir. Eğer dine hayatımızın her şeyi diye bakmıyorsak, onu kendisiyle amel edebileceğimiz bir zihin fantezisi olarak görüyoruz demektir. Dini bir övünme aracı olarak gören iki tip insan figürü vardır Nefsini aziz kılmak için ( benim annem de namaz kılıyor islam şöyle üstündür ) Kavmini yüceltmek için battal kavmiyetçilik( s. 55 .. Ramazan el buti örneği) Müslümanın taviz verme hakkı yoktur o ancak sahip olduğu haklar üzerinden taviz hakkı vardır. Çağımızda bir putu bahane ederek islamın hükmünden kaçınalabiliyor. Küfrün tuzağına düşmüşüz .islamdan taviz vererek islam için savaştığını sanan bile var. Müslümanım diyen hem gelenek ve kültürünü yaşamak korumak istiyor hem de batı kültürü etkisinden kaldığından bazı islami hükümleri uygulanabilir görmüyor. Mesela hem faiz haram der hem de mevcut şartlarda bunu geçersiz olduğunu söyler. Ona sen haramı helal- helali haram yapıyorsun dendiğinde buna şiddetle karşı çıkar. İslam bir çevre baskısı olarak yaşanmaktadır. İslam ölü bir kültürdür. Dinin doğrularına inanır ama doğruların uygulanabilirliğine ihtimal vermez. Bir taraftan kurulu düzen sürsün ister diğer taraftan kendisini başka dünyaların insanı olarak görür. Hem belli bir toplumun üyesi olmayı reddedemiyor hem de aynı topluma sürekli eleştiriler gönderiyoruz.( Müslüman ikilem içinde ) Öyle bir kişi tahayyül ediyoruz ki( s. 60 son paragraf) İslamı bütün veçhesi ile anlarsak islam dışı olanı da anlarız. Bu günün eğitiminden geçerek yetişmiş ve sadece bugünün eğitimiyle şartlanmış olanlar islama bakarken onu ister istemez şartlandığı çerçevenin içinde görmek ister. İstemese de doğal eğilimi onu bu yöne sürükler.müslümanın önemseyecek bir zaman dilimi varsa o da Asr-ı Saadetdir. Müslümanın çabası, bugün mevcut kurumları islam’a göre nasıl biçimlendireceği üzerinde değil kendisinin , mevcut dünyada ne gibi bir konumda yer alabileceği noktasında toplanmalıdır. İslam dünyasında son birkaç yüzyıldır dikkatini çektiği nokta ise bunun aksi olagelmiştir. Münazara usulüyle tartışmak bazen konuya çözüm bulmak yerine daha da uzaklaştırabiliyor. Kim savunduğu tezi daha iyi ortaya koyarsa o taraf hakikati ifade ediyormuş olabilir. Çürük bir tez bile iyi müdafaa edilirse kazanma şansına sahiptir. münazara zihin idmanında iyi olsa daçözüm olarak kötü bir yöntem olarak kabul edilmelidir. Eleştiri kendi düzleminde seyretmeli. (Sayfa 77 misal önemli) Ömürlerinde hiç kuran okumamış ve şeriat üzerine bildiklerini de hiçe sayan bir Müslüman yine de Müslüman olduğunun farkındadır. Hem de şiddetle. Müslüman olma bilinci gündelik hayatının her anında dinamik bir süreç halinde ortaya çıkar. Üstü örtülü küllenmiştir. İslami bilinç kritik bir anda ortaya çıkabiliyor. İslam Batıdaki gibi törenlere ayinlere indirgenmiş olabilir. Müslümanı kendine getirecek sarsacak yeni bir yaklaşım yeni bir dil bulunmalıdır. Müslümanın dünyanın gözünde söyleyecek sözünün bulunmaması ve var olanı tüketmiş olması. Batıya özenme kendine ait yaşayış tarzının olmaması Çözüm: kendi kültürünü yaşamayı ve kültürünün sonuçlarını uç noktaya götürebilmeyi öne alan bir tavır içinde olabilse idi başka konularda danışabilecek bir mevki kazanmış olurdu. Batı gelenekleri ( siyasi ve kültürel ) şu anki idari biçimlerinin en iyi demokrasi ise bu islamda olmalı kompleksine girme. Müslüman işlerini islamın doğrularına dayanarak yapmak ve karşısında bulunduğu dünyayı bu ölçüde değiştirmelidir. İslamı kendi başına bir tez olarak görmek. yanlış ve hatada kalmada ısrarlı değilsek kendini düzeltme bir özeleştiri bir ERDEM sayılmalıdır. (S. 89 paragraf) Muhammed Kutub’un sözü) Müslümanın çabası homojen(bağdaşık) bir islam insanlığı tüm dünyayı kaplamış islam devleti değil dünyada yaşayan Müslümanların homojenliğidir. Şartlara müdahale etmeyi onları islami doğrultuda değiştirmeyi ve yönlendirmeyi kendine iş edinmiş gerekli esnekliği göstermeli ama teslim olmayı reddetmelidir. Müslüman kendisinden başka yola çıkan Müslümanın olmadığını kabul etmelidir. Ferdi sorumluluklar almalı .islam pratiğe dökülmeli düşünüp mütaala edilmeli. Kitabın dili bilmek anlamaya yetmiyor. Niçin neden hangi alanda yazıldığına bakılmalıdır. Kaynaklara inmek Kuranı ve hadis tercümelerinden okumak yetmez. O lisanı bilmek de yetmez. Fıkıh islam tarihi teknik bilgileri bilinmesi lazımdır.bunları yapan birinin de ilk kaynaklara inelim demez .kaynaklara inelim den kasıt Kurandan ve sünnetten kendimiz bir şeyler çıkalım demekse bu ne cesarettir denir. Kaynaklara inmek arapça bilmek kaynakların çevrilmesini beklemez asıllarına bakar tercüme hataları olabilir. Başkalarına güvenmeyen tercümelere hiç güvenmez. Tefsirde veya meal de merama cevap verilmiştir başkası ondan başka anlamlar bir kelime bir çok manaya gelebilir kuran ve hadise bakılıp küt diye cevap beklenemez. Soyut halde ilmin kendisinde kötülük yoktur .insandaki bir meleke bu bozulmaya yol açabilir. İlimle doğru istihraç( sonuç) çıkarmak bu yetiyi kazanmış demektir. Eşyayı anlamlı kılan insandır. Ama günümüz insanı eşyayı kendini anlamlı kıldığı kanaatindedir. Nesnelere kendilerinde olandan daha fazla bir anlam yüklediğimizi görebilmek için çevremize Müslümanca bakmak gerekir. Müslümanca bir hayatı yaşantımızda geçerli kılmak için ilkin oturduğumuz çevreyi evimizi üst başımızı Müslümana yaraşır bir kılığa bürümeliyiz. Sonra bunların etkisiyle iç olgunluğa erişeceğiz. Batı kültürü nün oluşturduğu kafa yapısı Batı kültüründe hristiyanlıga izafe edilen değerin islam için de geçerli olduğunu sanmaktadır. Nasihatin kelama ihtiyacı yoktur. Müminin hali örnek teşkil eder. Günümüzün bilinçli müslümanı müslümanca hayat tarzının rızk kaygısına öne alarak değil , fakat yarının kefilinin Allah olduğuna dayanarak hayata geçirebileceği temelli bir görüş sahibidir. Cihat için nice insanlar sıraya girebilir peki neyi bekliyorlar tabiki onları yönlendirecek derleyip toplayacak bir öndere .. müslüman önderi beklerken kendini gerçekleştirmelidir. Müslüman kendi doğrularının ne olduğunu bilirse bu doğruları yerli yerinde kullana bilirse ortadaki çarpıklığı sapkınlığı işaret edebilir. Müslümanlar bugün başkalarının dümenine gidiyorsa önce kendi nefsine bakmalıdır. İslama uygun bir hayat tarzı için fıkıh bilgini olmaya gerek yoktur ama mesele oradakini hayata geçirmektir. (S.138 ilk paragraf s.139 ilk paragraf). İslam bizim bireysel yaşayışımızla değil de paralı askerlerin mücadelesi ile gelecekmiş gibi sanılmaktadır. Sanki müslümanların içinde bir ruhban sınıfı varmış gibi tasarlanmaktadır. Din hayatın gerçek konumu içinde yaşanacak, uygulanacak bir hükümler bütünü değil de salt kendine inanmış görünmekle manevi haz duymayı sağlayan araç gibi algılanmaktadır. Müslüman kendine ait hayat tarzını sürdürmekten yoksun brakılmış ise yaşamak zorunda kaldığı hayatın kölesi değil midir? Mankurtlaşma sisteme entegre olma ne dışına çıkabiliyor ne de içinde kalmayı göze alabiliyor. SONUÇ: Eser felsefik ve müslümanın psikolojisini de yansıtmaktadır. Bazen önce felsefe ağırlıklı girift cümleler kullansa da sonraki bildiğimiz örneklerle açıklayınca daha da konu zihnimizde berraklaşıyor Gelenekler kültürel yabancılaşma müslümanın modern çağdaki konumuna değinmiş. yabancılaşma yozlaşmayı beraberinde gelmektedir. Bunların önünü almanın çözümünü aramaktadır Günümüz ortadoğu islam alimlerinin o aksiyona ait eserleri gibi ağır arapça kelimelerle değilde açık anlaşılır bir türkçeyle insanı sarsabilmiş ÖZDENÖREN Bir nevi eline kalemi alıp noksanları baştan aşağıya ne vaarsa yazmıştır… bizler bir sihirli değnekle düzeleceğini sanmamalıyız zira bu bir süreç … ve her şey müslümanda bitiyor. Kendimizi geride bıraktığımız sürece olumlu müsbet bir değişiklik göremeyiz . Rasim özdenören eseri sorunları tespit etmiş ve dermanını belirtmiştir . müslümanın kalp gözünün açılması için önce müslümanca bir hayatı yaşamayı göze almalı..müslümanın içinde bulunduğu yanlış alışkanlıklar onlardan kopmama yaşadığı yaşam standartları bunlardan kendisi dahi Allahın bazı hükümlere inanmazken allahın adaleti nasıl dünyaya hükmedecek. önce müslümanın hidayete erişmesi gerekmektedir. Allahın dilediği hayat tarzı yaşanmadıkça Allahın hükmü yeryüzünde hüküm sürmez. müslüman islamı bir dava olarak görmediği müddetçe felaha kavuşamayacaktır. Hem yaşadığı zaman hem islamın küresel ve dünyevileşme kıskacında nasıl duracagına değinmiş . müslümanların iç oluşumu meydana gelmedikçe başkalarının dümenine gidecektir . müslüman namaz kılabilir oruç tutabilir islamın şartlarını yerine getirebiliyorsa artık gönül ferahlığıyla sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Müslümanın örnek alacağı bir devir varsa o da asrı saadettir. O mesuliyeti başkasının üzerine atamaz sadece ben varım birey olarak benden başka sorumlu kişi yoktur edasıyla hareket etmeli Müslümanın dünyanın gözünde artık yeni bir sözünün bulunmaması var olanı da tüketmiş olması. Müslüman islama dayanarak işlerini yapmalı başka tezlere sentez olmamalı … batıda gördüğü iyi beğendiği şeyleri bu islamda olmalı gibi komplekse girmemeli Hata ve yanlışta kalmayacaksa özeleştiri bir erdem sayılmalı Eşyayı anlamlı kılan insandır. Ama günümüz insanı eşyayı kendini anlamlı kıldığı kanaatindedir. Nesnelere kendilerinde olandan daha fazla bir anlam yüklediğimizi görebilmek için çevremize Müslümanca bakmak gerekir. Müslümanca bir hayatı yaşantımızda geçerli kılmak için ilkin oturduğumuz çevreyi evimizi üst başımızı Müslümana yaraşır bir kılığa bürümeliyiz. Sonra bunların etkisiyle iç olgunluğa erişeceğiz Bilinçli Müslüman rızk kaygısını öne almaz yarının kefili Alllah olduğunu bilir. Müslümanca bir hayatı yaşantımızda geçerli kılmak için ilkin oturduğumuz çevreyi evimizi üst başımızı Müslümana yaraşır bir kılığa bürümeliyiz. Sonra bunların etkisiyle iç olgunluğa erişeceğiz Doğruyu yanlışı helali haramı bilsek de asıl meselenin irade de bittiğini kavaramamız gerekmektedir.
Müslümanca Yaşamak
Müslümanca YaşamakRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 20194,863 okunma
·
407 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.