Kitabı hislerime dokunduğu yerden değerlendiriyorum. Klasik bir değerlendirme bulamayabilirsiniz bu yazıda.
Ömrü vatanını, ailesini, arkadaşlarını, doğup büyüdüğü mahallesini, hasılı tüm benliğinin temelini oluşturan günleri, yaşadığı müddetçe, hep, dönüp dönüp o günleri, o yılları anımsayan… bir gün batımında, bir rüzgar esintisinde, bazen bir müziğin akıp giden melodisinde hep geçmişin izlerini bulan ve geçmişine dair daima özlem içinde olan bir gurbet insanı için bu gibi eserler ilaç gibi oluyor.
Günler yıllara uzandıkça, geçmişe, çocukluk çağına özlem daha da artıyor. Hayatımın tüm lezzetleri orada kalmış da bir daha tadabilmek için arayışlara giriyormuşum gibi. Bazen ömrümün geride kalan yıllarının güzelliği içimi şükür hisleriyle dolduruyor. Yani özleyebildiğim, hasretini duyduğum bir geçmişimin olması Rabbimin büyük bir nimeti.
Huzurla dolduğum sokaklarda dolaşıyorum öykülerin içinde. İçimdeki arayışlarıma kavuşmalar buluyorum yer yer..Nasıl bir boşluğu karşıladığını ifade etmem kelimelerle pek mümkün değil gerçekten. Günlük yaşamın debdebesi içinde boğulurken, kültürümüze, geçmişimize ayna tutan böyle öyküler kurtarıcı bir el gibi uzanıyor maziden…
Ne güzel söylenmiş, “İyi ki kitaplar var.”
Keyifli okumalar diliyorum tüm okurlara.