Bir dünya daha biter...
Muhteşem bir 
Tess Gerritsen kitabını bitirmenin hüznü ile karşınızdayım. Sayfa sayısının bu kadar az olması beni gerçekten çok üzüyor. Bir bakıyorum ki kısa sürede bitivermiş. O kadar akıcı, sürükleyici ve su gibi…
Tess Gerritsen'ın en sevdiğim özelliği, romanlarında her şeyi açıklamaması, kısa bir şekilde bahsetmesi. Size araştırmak isteyeceğiniz, içinizde merak uyandıracak ayrıntılara dikkat çekiyor. E doğal olarak sizde kendinizi bir anda kitabın içerisinde merak uyandıran detayları araştırıp, romanı daha iyi anlamaya çalışırken buluyorsunuz.
Mesela bu romanında bazı destanlar ve lanetlenmiş aşıklara yer vermiş yazarımız. Tristan ve Isolde, Jason ve Medea, Abelard ve Heloise, Romeo ve Juliet, Dıdo ve Aeneis. Hepsi hakkında küçük küçük şeylerden bahsetmiş ama okurların içerisinde büyük bir merak uyandırmak istediği kesin. Bence yazar amacına ulaşıyor. Çünkü ben gerçekten de bu aşıkları merak ettim ve araştırdım. İnsan aslında araştırırp bir şeyler öğrendikçe, kitaptaki gelişmeleride öğrendiği şeyler doğrultusunda daha iyi anlayıp, bütünleştirebiliyor ve ona göre değerlendiriyor.
Taryn, babası tarafından küçük bir çocukken terk edilmiş ve annesi ile yaşayan bir üniversite öğrencisi. Onda travmalara sebep olduğu için, babası hakkında konuşmaktan bile çekinen genç bir kız. İhanete uğrayışları o zamanlardan başlamış aslında. Liam adında bir erkek arkadaşı olduğunu, ondan ayrılamayacağını düşünüyor ama aslında ayrılar ve Liam onu istemiyor. Hayallerini, okuyacağı ve yaşayacağı şehri bile o çocuğa adamış genç bir kız Taryn. Liam tarafından da ihanete uğrayıp, aldatıldığını düşünüyor. Bu yüzden de diğer insanlar bu lanetlenmiş aşıklar hakkında aynı şeyleri düşünürken, erkekleri kahraman ilan ederken, o erkeklerin ihanetini kendisine yediremeyip hep onları suçluyor ve kadınların intikam alması gerektiğine inanıyor. Onun bu tavırları biz okurlara bambaşka bakış açıları sunuyor. O aşıkların hikayelerini ve destanlarını araştırınca her şey kafanızda daha da anlamlı bir hale gelmeye başlıyor.
Taryn kendi için bir şeyler yapmaya çalıştığını düşünsede, aslında kendini kanıtlamak için hayallerinin peşinden gitmeye çalışıyor. Bu uğurda ona en çok yardımı dokunan da Profesör Jack Dorian. Aşkta yüzü gülmeyen Taryn yaş unsurunu hiç sorun etmeden profesörüne aşık oluyor ya da öyle sanıyor. Jack her ne kadar kendine sahip çıkmaya çalışsa da güzel Taryn’e karşı koyamıyor ve karısını aldatıyor. Aslında ‘her ne kadar kendine sahip çıkmaya çalışsa da’ dediğime bakmayın, kesinlikle kendi nefsine sahip çıkabilirdi ve Taryn’i kendinden uzaklaştırabilirdi. Tamamen haksız ve suçlu Jack Dorian. Benim bir türlü anlam veremediğim de bu zaten. Jack’in eşi Maggie doktor olduğu için evi ve evliliği ile bazı zamanlar ilgilenemiyor olabilir ama bu Jack’in onu ne olursa olsun aldatması anlamına gelmez. Evlilik bence böyle bir şey değildir. Bu kadar basite indirgenmemeli, benimle yeterince ilgilenmiyorsa bende yanlışlıkla onu aldatırım ve sonra çok pişman olurum olmamalı. Ruh eşi deriz, evlilik iki ruhun birleşimidir. Ruhlar birlikte olduktan sonra zaman zaman eşler birbiri ile ilgilenememiş, uzak kalmış, hemen yanlış yollara sapayım olmamalı bence. Kitapta Maggie'ye yer yer çok kızdığım anlar oldu. Ama hisleri doğru çıktı, bu beni şaşırttı.
Charlie ve Cody karakterlerini de unutmamak lazım. Charlie Maggie’nin babası ve kıskanılmaya değer baba-kız ilişkileri var. Cody ise Taryn’in sınıf ve hatta sıra arkadaşı. Charlie ve Cody de sizi çok şaşırtacak. Kendi hayatınızdan dersler çıkarmanıza ya da çevrenizde bu tür insanları ne kadar çok gördüğünüze şaşıracaksınız.
Taryn, Jack’in bu işten kolayca sıyrılmasına müsaade etmemeyi kafaya koymuş, karısı ile değil de kendisi ile mutlu olmasını istiyor. İntikam alma planları ile yanıp tutuşurken, lanetlenmiş aşıklarda ki kadınlar gibi yapmayacağını, onlar gibi kaderine boyun eğmeyeceğini kendine hatırlatıp duruyor ama başına gelenler sizi çok şaşırtacak. Ağzım açık bir şekilde okudum ve çok şaşırdım.
Romanın sonlarına yaklaştığınızda, arka kapağında yazılanlar gibi olacağını düşünüp klasik bir aşk romanı sanırım diye içinizden geçireceğiniz sırada Tess Gerritsen bir kez daha sizi şoka uğratıyor. Sizi şaşırtıyor ve birkaç kez katilin kim olabileceği konusunda yanlış tahminlerde bulunmanıza sebep oluyor yazarın kalemi. Bence Tess Gerritsen'ı çok sevmemin sebeplerinden biri de bu. Ters köşe yapmayı ustaca başaran bir yazar.
Klasik gibi görünen bu olaylar örgüsünü yine bambaşka boyutlara taşıyarak bize sunduğu için hayranı olduğum Tess Gerritsen'a çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsın.
Sevgili roman okurları; eğer sizde ters köşe olmak, aslında basit bir hikaye gibi görünen olay örgüsünün sizi bambaşka yerlere götürmesini istiyor iseniz hiç durmayın ve bu romana bir şans verin. Bazen hayatın sizin hırs ile yapmayı planladığınız şeyleri nasıl bozduğunu gözleriniz ile görün.
Hepinize sevgiler, bol kitaplı günler diliyorum.
Yepyeni dünyalarda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın...
·
1.129 görüntüleme
Öncelikle bu değerli ve anlamlı inceleme yazınız için çok teşekkürler 🙏 kitaptaki soru ve sorunlar beni içine çekti okuyacağım, kaleminize sağlık...
Çok teşekkür ederim gerçekten 🙏🏼💐 kesinlikle çok beğeneceğinize eminim, güzel okumalar 🪄
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.