Gönderi

16. yüzyıldan 20. yüzyıla, savaşla siyaset arasında bır süreklilik vardır, savaş siyasetin kurucu aracı, hatta şartı olduğundan, siyasal modernitenin karakteristik sürekliliği şu anlama gelir: Savaş/siyaset bağlantısı bire, yani hükmedene göre düşünülen ortak varlığa dair bir sorunsalın hizmetindedır. Böylece siyasal modemite en üst derecede dindışı özünü açığa vurur: Siyasal doğru/adil, a priori var olan —böylece kendinin dışında, dışarıdan siyaseti kuran- bir biçim ya da bir fikirden değil, bir kuvvetler fiziğinden kaynaklanır. Çokun biçimi olarak bir insanların tarihsel eyleminden ileri gelir: Kendini bir adalet hâli şeklinde tarif eden bir düzenin kurucu savaşı ve oluşturucu devrimi.
Sayfa 151Kitabı okudu
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.