Menderes sözü açtı;
-Sayın Hocam, az önceki konuşmamız sırasında sizin bizi hatalı bulduğunuz izlenimi edindim. Böyle bir izlenim edinmekte haklıyım, haklıysam bize yönelttiğiniz tenkitler tam olarak nedir?
-Üzülerek açıkça ifade etmeliyim ki, hissiniz sizi yanıltmamış. Ayrıntılı açıklamalar fazla zaman alır. Ben şimdilik bir tespitle yetineceğim. Sizler halkın büyük çoğunluğunun kesin desteğine, haklı veya haksız, güvenerek, ülkenin zinde ve etkili kuvvetleri olan üniversite öğretim üyelerini, yazarları, gatetecileri, subayları.. ihmal ettiniz. Tek kelimeyle, Türkiye'nin "beyin takımı'nı umursamadınız. Asıl üzücü olan nokta da şu ki, biraz daha fazla uzlaşmacı, biraz daha fazla cana yakın bir tavir, bence, bu kuvvetleri dizginlemeye yeterdi.
-Bildiğiniz bütün şu emek ve gayretlerimizi yurdun en uç noktalarına varıncaya kadar yaymak yerine, birkaç üniversite profesörü ve birkaç gazeteciyle ilgilenseydik, sizce gerçekten daha mi iyi olurdu?
-Bence biri diğerinin dişlanmasını gerektirmez. Bazı tutumlar size aydınların sempatisini kazandırırdı, bu gönül alış da ülke çapındaki çabalarınızı barış içinde yürütmenize imkân sağlardı. Söz ve yazılarıyla kamuoyunda size kazandıracakları destek de çabası.