Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

124 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
SEFER DE İÇİMDE TAHAMMÜL DE
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
“SEFER DE İÇİMDE, TAHAMMÜL DE” Mustafa Kutlu, kitaplarıyla susturduğumuz vicdanımız olmaya devam ediyor. En kuytu yalnızlıklarımız, en gizli sırlarımız-hassasiyetlerimiz, en büyük utançlarımız ve en derin duygularımız; hepsi yazarın satır aralarından bizlere göz kırpmakta. Karşılaşınca diyorsunuz ki “Nereden biliyor?” Sonra anlıyorsunuz ki “Bir”i anlamak aslında her şeyi anlamaktır. İnsan ne kadar güçlü görünürse görünsün, bir çift göze yenilebilecek bir varlıkken, bu hassasiyetlerinden ne kadar kaçarsa kaçsın, onlar kendilerini hatırlatacak bir yer her zaman bulacaktır. Genellikle kaçış şeklimiz ya da kabulleniş şeklimiz belirleyecektir kim olduğumuzu. Yazarımızın "Ya Tahammül Ya Sefer" kitabından bahsetmek istiyorum bugün sizlere. Sefer ve tahammül kavramlarımızı bir kere daha sorgulatan bu değerli kitabı kaç kere okuduğumu hatırlamıyorum. Kitap o kadar bizden ki başat karakterlerimiz olan Asımlar, Muratlar, Kerimler ve İlhanlar isimleri değişse de çeşitli zamanlarda size kendilerini hatırlatacaktır. Kâh içeriden kâh dışarıdan... “Davamız hayata uymak değil, hayatımızı Hakk'a uydurmaktır.” diye yola çıkan bir grup üniversiteli gencin davayı nasıl hayata uydurduklarını öyle tanıdık anlatıyor ki yazar, okudukça nefeslerinizin derinliğinin de arttığını hissediyorsunuz. Üniversiteyi bitiren kayboluyor ortalıktan, uğramaz oluyor davanın otağına. Kimisi bakan, kimisi fabrikatör, kimisi de vekil oluyor. Gençliğinde neye karşı direnmişse onu yaşantı edinmiş birer bakan, fabrikatör, birer vekil. İnançlarıyla yaşantıları arasındaki uçurumda can çekişen vicdanlarından kaçmaya çalışan, her karşılaştıklarında kendilerini o uçurumda çırpınırken bulan insanlar. Bir de davayı terk etmediğini düşünen Murat var. Davaya sahip çıkmayı yerinde saymak sanan. Kalıbı bırakıp özün peşine düşemediği için bir yerden sonra kendini tekrarlamaktan öteye geçemese de davayı terk etmediği için çoğunluğun hayırla yâd ettiği Murat. Son başat karakterimiz ise kendini kandırmaktan beri, içindeki sesin tüm ruhunuzu kapladığı İlhan. Babası Asım Bey’in kaçtığı vicdanı olan İlhan, okuyucunun yer yer nefes almasını sağlayan karakterimiz. Öldü denilen inançları canlandıran, bir kişi de olsa ‘yenilmedi’ dediğimiz karakter. ”O bir kişi” hep olacaktır, tüm inançların bittiği yerden bizleri tutup ayağa kaldıran bir kişi. İçimizi ve dışımızı kaplasa da çaresizlik, yaşanması gerekirken yaşanamayan değerler, utançlarımız boyumuzu aşsa da bazen insan "Ben yapamıyorum ama yapan biri olsa da oradan tutunsam şu hayata." der. O bir kişinin direndiğini, dimdik durduğunu görünce nefes alır. İşte İlhan bizlere o nefesi sunuyor. Yazarımız bizlere, İlhan’ın kitabı sonlandırıyor gibi görünse de kitabımızdan sonsuzluğa bir kapı aralayan şu sözleri ile veda ediyor: “İçinde olması gereken bir şeyin kaybından hangi mağaraların ücrasına saklandığımı, oradan hiç çıkmamak üzre kendime davalar aradığımı anlıyorum. Her şeyi tamamlayacak olan o şey. Ancak onunla varolabilirim. Irmak bir başlangıç. Bir düş. Ama bir yol ve bir yoldaş. Ne tabiat parçası, ne çiftlik hayali. Ne kaçıp gitmek, ne ekip biçmek. Sefer de içimde, tahammül de...” Yazıyı dünyaları kurtarırken kendi içlerinde boğulan karakterlerimize ithafen Semih Kaplanoğlu’nun Buğday filminden bir alıntı ile sonlandırmak istiyorum. “-Dünyayı kurtardın yani? -Evet. -Peki ya kendini?”
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201313,1bin okunma
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.