Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

344 syf.
10/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Hikayem hayatımdır. Omuzlarımda dünya.
Kıymetli yazarımız Nurullah Genç'i iki kez görme fırsatım oldu. Söyleşilerinde bulundum ve bu kitapta dahil olmak üzere kitaplığımda, Nurullah Genç imzalı üç adet kitabım bulunuyor. Kendisi çok sıcak, güleryüzlü, sevecen bir insan ilk söyleşisinde kitaplarımı imzalarken, birlikte fotoğraf çektirmiştik, hatta kendisine yazdığım şiirlerimi gösterdiğimde, çok mutlu olmuş, yazmaya devam etmemi söylemişti. Ancak ikinci söyleşide üzgün ve rahatsızdı. Hani şu
Serdar Tuncer
Serdar Tuncer
'in YouTube'da çekirdekçiler adında yeni başlayan bir sohbet programı var. İşte o programda olanlar yüzünden, hocamız günlerce uyuyamamış, sırtında yaralar çıkmış ve rahatsızlanmış. O günkü söyleşiye gelecek durumda da değilmiş ama sırf kendini açıklayıp, anlatabilmek için, gelmek lazım geldiğini düşünerek güç bela gelmiş, o kadar kırılmış ve incinmiş ki yürüyecek halde bile değilken, adamcağız kendini savunmaya başladı. Ne dinsizliğim, ne imansızlığım kaldı, o kadar kötü laflara maruz kaldım ki. Günlerdir rahatsızım ve uyuyamıyorum. O programda ben çok yorgun ve uykusuzdum. O gün orada söylenenleri bile işitemeyecek derecedeydim, dedi. İnsanları yargılamak ne kadar kolay, içini bilmeden, yaftalamak, şuradan buradan vurmak, o programı bende izledim. Hocam orada gerçekten yorgun görünüyordu. Bir kere Serdar Tuncer'in böylesine çekirdek çıtlayarak dini konulardan bahseden bir program içeriği sunması ayrı bir terbiyesizlik. İnsanlar çekirdek çıtlayarak rehavete kapılıyor ve konular yanlış yönlere sapabiliyor. Ayrıca burada o saçma bahisi açıp, olur olmaz konuşanda Nurullah hocam değil, kendisi öylesine dalmış bir şekilde çekirdek çıtlıyor, hiç konuya girmiyor, yorgunluğu yüzünden belli ama orada bulunması ve konuya hakim olmayışı yüzünden işitmediği söz kalmıyor. Bence Nurullah hocam, Serdar Tuncer'den kendisini uzak tutmalı. Serdar bey sırf YouTube kanalını büyütmek için saçma sapan içerikler hazırlamaya başladı. Hocamız da bu yaşananlarda baltalandı. Dediğim gibi ikinci söyleşide sadece bunları anlattı, bir iki şiir okuyarak ve uzaktan kitaplarımızı imzalayarak, gitti. Konuşma fırsatı bulamadık ama ilk söyleşide ne kadar mutlu ve sıcaktı. Gelelim kitaba, dilinde Allah kelamı olan insanın yolu güzel olmaz mı? Öylesine güzel bir hayat hikayesi var ki Nurullah hocamızın, daha ilk sayfalardan sizi alıp götürüyor. Erzurum ve köyleri, Horasan, Ankara, Kazakistan, İstanbul, Azerbaycan onunla birlikte bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Ben söyleşilerden de aşinayım Nurullah hocamın bazı hikayelerine ama tabi bilmediğim bir çok hikayesi ile de tanıştım bu kitap sayesinde. İlk sayfalarda Nurullah Genç'in Sibirya gazisi olan dedesinin ders niteliğindeki sözleri yüreğinize işliyor. "Yardım etmek üzere uzadığınız her el kendi elinizdir." Aslında kitap, bu söz üzerinden ilerliyor. Yardımlar sayesinde her bela kayboluyor ve Allah kapanan kapıları, yolları açmış oluyor. Gördüğü bir rüya üzerine Nurullah'ı okutmak için her zorluğun, her engelin önüne inanç, sabır ve duayla atılan bir baba ve babasının emeklerini boşa çıkarmamak için azimle çabalayan, her sınıfını birincilikle geçen, bir yandan okuyarak, bir yandan tarlalarda, fırınlarda, bulaşıkçılık, ayakkabı boyacılığı gibi işlerde çalışan vefakar bir oğul. Her bölümde Nurullah'ın farklı bir hikayesine tanık oluyor ve onunla birlikte sizde büyüyorsunuz. Umut, iman ve sabırla başarıya giden yola tanıklık ediyorsunuz. Yeri geldi üzüldüm, yeri geldi kahkahalarla güldüm ama hep umudu barındıran, olmaz deyip geri çekilmeyen gayret benden, takdir Allah'tan diyerek her güçlüğe ve zorluğa karşı pes etmeden çabalayan Allah dostu bir insan Nurullah Genç. Hayretle okuduğum ve en beğendiğim hayat hikayeleri, kurt hadisesi, on koyun, ecel tartışması, mimar Joshua, Kazakistan ve nazar hikayeleriydi. Özellikle nazar hikayesindeki bela çeker arabayı, şaşkınlıkla ve bazen de kahkahalarla okudum. Yine kitapta en hoşuma giden, Nurullah hocamın bazı şiirlerinin hikayesini anlatmasıydı. Şiiri nasıl yazdığından, şu veya bu şiirlerinin hangi ilhamla kaleme düştüğünden bahsetmesiydi. Erzurum tren garında çıkan şiirler, Peygamber efendimize (sav) üç ayda yazılan naat, babasının ölümünden sonra yazılan babaya mersiye ve annesine şiir, bilardo telmihleri gibi şiirlerin yazılış hikayelerine tanık olmak çok güzeldi. Bu muhteşem hayat hikayesini herkesin okumasını çok isterim. Kitapla kalın.
Omuzlarımda Dünya
Omuzlarımda DünyaNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20211,249 okunma
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.