Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

68 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Anton Çehov’un yazdığı bu hikâyede Andrey Yefimıç adında çok kitap okuyan kültürlü bir doktorun, Gromov adında kendisi gibi kültürlü biri olan Anatidaefobi hastası ile tanıştıktan sonra akıl hastanesine yani Altıncı Koğuş’a düşüşünü okuyoruz. Doktor Andrey Yefimıç, entel sohbetleri çok severdi etrafındaki insanlar ise bu tarz sohbetler gerçekleştirebilecek nitelikte değillerdi. Andrey altıncı koğuşta doktorluk yaparken Gromov ile tanışır ve Gromovla zıt görüşlerde olmalarına rağmen Gromov’un düşünceleri Andrey’i çok etkiler. Andrey sırf Gromovla sohbet edebilmek için Altıncı Koğuş’a sık sık gelir ve çok uzun süreler boyunca Gromovla sohbet etmeye başlar. Andrey’in Gromov’a olan yakınlığı herkesin dikkatini çeker ve doktora karşı bakış açılarını değiştirir, tabiri caizse doktora “akıl hastası” gözüyle bakmaya başlarlar, doktor öyle olmasa bile… Özellikle kitapta vurgulanan bazı noktalar ve Stoacılık felsefesinin eleştirisi çok dikkatimi çekti. Bunlardan bahsetmek istiyorum; 1. Stoacılık felsefesi ise insanların amacının mutluluk olduğuna ve mutluluğun da içsel sebeplere dayandığına inanan Helenistik felsefe akımlarından biridir. Bu akıma göre mutluluk için hayatın bize sunduklarını kabul etmeliyiz, acılarımızın ve zevklerimizin bizi yönetmesine izin vermemeliyiz. Doktor Andrey Yefimıç Stoacılık felsefesini benimserken Gromov bunun mantıksız olduğunu düşünüyordu çünkü Gromov’a göre bir insanın acısını hissetmiyorsa eksik yaratılmıştır ya da çok fazla acı çektiği için artık duyarsızlaşmıştır. Refah seviyesi yüksek olmayan, hayatı ızdıraplarla geçen kişilerin Stoacılığı benimsemesi demek kendi hayatlarını küçümsemesi demektir. Şahsen Gromov’un Stoacılık felsefesine yaptığı eleştirileri son derece haklı buldum 2. Bir insan başkasına yapılan haksızlığa, zulme susarsa gün gelip de aynı haksızlığa, zulme kendisi maruz kaldığında da kimse onun için ses olmaz. Örneğin Andrey Yefimıç altıncı koğuşun sıkıntılarını, yanlışlarını biliyordu ama buna sesini çıkarmıyordu ta ki altıncı koğuştaki hasta kendisi olana değin 3. Bir insanın acısını tam anlamıyla anlamak için o insanın çektiği acıların aynısını çekmeliyiz. Aynı acıları çekmeden insanların acıları hakkında konuşmak beyhude sözler olacaktır çünkü yaşamadan bilemeyiz sadece anlamaya çalışabiliriz hepsi bu. Hikâyede Andrey Yefimıç hayatı boyunca tek bir fiske bile yememesine karşın eskiden çocukluğunda şimdi de koğuşta dayak yiyen Gromov’un acılarını küçümsüyordu 4. Hapse ya da akıl hastanesine düşen her insanın suçlu veya psikolojik sorunlarının olmaması. Aslında çoğunluk sizin hakkınızda ne hüküm verirse siz o’sunuzdur suçlu ya da masum, akıl hastası ya da sağlıklı bu tamamen sizin elinizde değil sizi niteleyen çoğunluğun elinde olan bir durum. Kitapta bununla ilgili şu sözlere yer verilmiş: “Suç kazara, elde olmadan da işlenebilir, insan iftiraya uğrar, adli bir yanlışlığa kurban gidebilirdi.” 5. Kamu görevini yerine getiren her insanın erdemli birer birey olmadığı Kitapta şöyle bir cümle geçiyor: “Kendisinden önceki doktor, hastanenin ispirtosunu gizli gizli satar; hasta kadınlardan, hemşirelerden kendisine koca bir harem kurarmış” 6. Bireyler teker teker toplumu oluştursa bile tek başlarına toplumu dürüstlük gibi erdemlerle hareket etmeye zorlayamazdı. Kitapta şöyle geçiyordu: “Her ne kadar aklını kullanmayı, dürüstlüğü severse de ne çevresindeki insanları akıllı, dürüst davranmaya zorlayacak iradesi vardı, ne de böyle bir şeye hakkı olduğuna inanırdı” 7. Nasıl ki insanların akıl hastası ya da suçtan hüküm giymiş olması o insanların ahlaktan yoksun kişiler oldukları anlamına gelmiyorsa; bir insanın bilim insanı, doktor, hâkim vs olması da o insanın ahlaki değerlere inandığı anlamına gelmez. Örneğin Altıncı Koğuş’un hastaları, doktorlardan, güvenlik görevlilerinden daha sağlam ahlaki değerlere sahiptiler.
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,7bin okunma
·
133 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.