Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

312 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle yazar hakkında kısa bilgi vermek isterim. Refik Halid Karay 1888 de İstanbul'da doğmuştur. Hali vakti yerinde bir ailenin çocuğudur. Babası sülalesi, o dönemin önemli mevkilerinde olan şahıslardır. Amcasından birisi musiki üstatlarından birisi olan, Behlül Efendidir. Anne tarafı kırım hanedanlığından gelmektedir. Refik Halid Mekteb-i Sultani olan Galatasaray Lisesi'den terk. Okulu hiç sevmediği, hatta bir gün Galatasaray Lisesi müdür muavini tarafından Fransızca terbiyesiz (molhonnete) diye bağırınca okulu terk etmiş, kendisinden özür dilenene kadar da okula geri dönmemiştir. Bu olaydan sonra okuldan uzaklaşarak, Hukuk mektebine yazılmış, onu da 2. sınıfta meşrutiyetin ilanından sonra bırakmış, Maliye Merkez kalemine katip olarak çalışmış sonrada 1908 yıllarında memurluğu da bırakarak, gazetelerde yazmaya başlamıştır, Servet-i Fünun, Tecüman-ı Hakikat gibi gazetelerde yazarlık yapmaya başlar.Bir çok tiyatro eseri, mizahi öyküleri, romanları bulunmaktadır. O dönemin koşullarında, yazdığı eleştiriler nedeniyle sürgün edilmişliği de vardır. Kendisini; okuyanlar ve yazanlar kategorisinde, yazanlar kısmında görür. Bir röportajında yazmak için asla izbe, sakin köşelere çekilmem daha ziyade, penceremin kenarında caddeye bakan gürültünün içinde olurum derken, yarattığı tüm karakterleri sokakta, cemiyet hayatında bulabileceğimizi, insanı anlatırken gerçekçi yönünü vurguladığını dile getirir. Nitekim varlıklı bir aileden gelen yazarımız, Romanlarında genelde kadın erkek ilişkisini ve aşkı anlatmakta. Bunun nedenini ise yazarımız şöyle açıklamakta. Mizacının Epiküryen yaradılışta olduğunu, zevklere düşkün, kadını eğlenceyi, iyi yemek yemeyi, iyi giyinmeyi, seyahatlere çıkıp, gezinmeyi ve bunlardan aldığı küçük zevklerle hayatını süsleme gayesinde olduğunu, Kendisinin edebiyat çevresinde büyük idealleri olmadığını, büyük eserler verip, dar bir çevrenin içine sıkışmak yerine orta derecede insanlara hitap edip para kazanmak, zevk aldığı şeyleri yapmak olduğunu, edebiyat çevresinin ya da öldükten sonra hatta yaşarken bile kimsenin düşüncesinin onun nazarında pek önemli olmadığını ifade eder. Bu anlamda yazar bana açık yürekli samimi açıklamalarıyla ilginç gelmiştir. Üstelik bir Peyami Safa gibi politik bir duruşu olmasa da okuduğum bu eserinde de, Toplumsal yapının içinde ki zümrelere yönelik ayna tutan anlatımları oldukça ilginçtir. Yazarımız iyi bir gözlemci, güzel tasvirlerde bulunuyor. Bir sofrayı anlatan betimlemesi var ki tüm ince detaylarına kadar 'ateşte dondurma' servisi, güzel kıyafetleri anlatışı... zevkli bakış açısı okuyucuya geçiyor. Yalnız o duyguları nesnel betimlemelerle anlatıyor.Duygusal iç sesin gel-gitlerini duyamıyorsunuz. Tek taraflı değil, insanın aşkın içinde kederlenirken bir yanda da çıkar hesapları yapabileceğini, kendi kibrini yükseltirken, koşullarından dolayı alçalabileceğini tek bir duyguya teslim olmayan, bir çok yönü ile insanı anlatan karakterlerine şahit oldum. Bu anlamda oldukça gerçekçi buldum. Bir taşralı kızın İstanbul sosyetesine nasıl girdiğini adım adım kendini nasıl pazarladığını ve geliştirip dönüştüğünü, Ata beyin bunda ki rolü, bence çok hoş bir roman. Yazarın okuduğum ilk kitabı, Okur muyum yine?.. elbette, Türkçeyi bu denli iyi kullanan bir yazarın kitapları, hem kelime hazinemizin gelişmesi, hem de okuma zorluğu çektiğimiz dönemlerde ilaç niyetine.. su gibi akan ve okuyucuyu saran kurgusu, güzel tasvirlerini, ayrıca insana ait en hoş duyguyu Aşk mefhumunun içine sürüklemesi açısından dönem dönem okunacak kitaplar arasındadır. Benim özelikle istediğim ve merak ettiğim, romanlarından ziyade, yazarın mizahi içerikli hikayelerini okumak.
Bugünün Saraylısı
Bugünün SaraylısıRefik Halid Karay · İnkilâp Kitabevi · 2010637 okunma
·
208 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.