1944 yılında Süleymaniye Camii'nin minaresine asılan bir bez afişle başlayan ve 1958 yılında bir men-i muhakeme kararıyla sonuçlanan on dört yıllık bir gözaltı, hapishane, sürgün ve soruşturma öyküsüne ağırlık verdiğini gördük.
Anıların, kişisel bir perspektiften, tek parti iktida rından çok partili döneme geçiş döneminde Türk solu na; yirminci yüzyıl Türkiyesi'nin siyasi ve sosyal tarihi ne; Türk tıp tarihine ve en önemlisi de Türkiye'de insan haklarının tarihçesine farklı boyutlar getireceğine inanıyorum.