Bu bağlamdaki kültürel ırkçılık, İslam nefreti ve ırkçılıkla da iyice gün yüzüne çıkmış; âdeta “ırkçılık virüsü” gibi bulaşmıştır. Bu ise esasen “Batılı beyaz ırkın kibir ve üstünlüğü inancına” dayanan “aşırı sağ pandemisi”dir ki, özellikle 11 Eylül saldırısı sonrasında bu pandeminin “Wilders, Le Pen ve Zemmour virüsleri” olarak Avrupa'yı da iyice sardığı aşikârdır. Bu meyanda ünlü aktör George Clooney'in şu sözü manidardır: “Sokaklarımızda dışa vuran bu öfke, ilk günahımız kölelikten beri pek olgunlaşmadığımızın bir hatırlatıcısı ki, bu da bizim pandemimiz; 400 yıldır da hâlâ aşısını bulamadık.”*?