Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Hamnet (hem de Hamlet şeklinde yazılmamış olmasına rağmen ki, yazıldığı dönemde ikisi aynı isim) ismi görüldüğü an aklımıza hemen Shakespeare ‘ in gelmesi, öncelikle büyük yazarın dehasına şapka çıkararak konuşmaya başlamamızı gerektiriyor. Kitap, 16.yüzyılda yazılmış, dünyanın en ünlü tiyatro eserlerinden birinin arkasındaki hikayeyi göz önüne seriyor. Kitap boyunca Shakespeare adı tek bir kez bile anılmıyor. Shakespeare birilerinin işe yaramaz oğlu, üç çocuğun babası, Latince dersleri veren genç öğretmen, Agnes’in iş için Londraya taşınan kocası, zavallı Hamnet’ in acılar içindeki babası olarak tanımlanıyor. Biz hikayenin ilk satırından itibaren iki şeyden eminiz; Hamnet ölecek ve babası dünyanın en ünlü yazarı olacak. Bunların olmasını beklemek okuyucunun tansiyonunu sürekli yüksek tutuyor. Kitaba başladığımın ertesi günü iki yaşındaki oğlum ateşlendi. Ateşi beş gün boyunca düşmedi. Geceleri eşimle nöbetleşe nöbet tutup, yirmi dakikada bir ateşini ölçtük. Ateş yükseldiğinde duşa soktuk, ateş düşürücü verdik ya da yanında öylece durup uyuyan yüzünün gerisinde hastalıkla nasıl bir mücadele verdiğini görmeye çalıştık. Küçük vücudunun içine sızıp ona yardımcı olabilmek için yapamayacağım hiçbir şey olmadığını hissettiğim anlar, hem anneliğin ne olduğunu gerçek anlamda idrak etmeme hem de ne zayıf, ne çaresiz varlıklar olduğumuzu hatırlamama vesile oldu. Yavrucuğum önce korona arkasından da enfeksiyon atlattı. Modern tıp çok yaşasın. İşte nöbetin bende olduğu gecelerden birinde, saat sabah üç sularında, sosyal medyada on tur daha atıp, kitabıma geri döndüm. O sırada Hamnet birdenbire ölüverdi. Hayatın çok şakacı olduğunu ya da en azından kendi içinde bir mizah anlayışı olduğunu düşünüyorum. Günlerdir uykusuz kalan zavallı aklım küçük bir anksiyete krizi geçirmiş olabilir. Biraz titremiş, biraz ağlamış ve içimde insanlık tarihinin en büyük korkularından birinin korkunç yüzünü görmüş olabilirim. Umarım hiçbir anne baba bu hislerle asla tanışmasın, çocuklar hasta olmasın. Kitapta Hamlet’in ölümünden sonra anne ve babasının yaşadıkları öyle güzel anlatılmış ki. Gözlerin kalabalıkta sürekli onu araması, her an gelecekmiş hissi, herkes büyür ve yaşlanırken onun aynı yaşta kalmasının acısı, her şeyin ama her şeyin anlamsızlaşması, benzer yaşlarda ya da yüzü, saçı, bir hareketi ona benzer birini görünce içe çöken o ağırlık, her gün bir hisle, unutmayı hem istemek hem de unutmaktan delice korkmak hissiyle yaşamak, müthiş bir trajedi anlatımı. En sevdiğim ikinci nokta ise vebanın ortaya çıkışının ve yayılışının anlatıldığı bölüm. On sayfa boyunca bir lanetli böceğin gerçek üstü seyahatinin dünyayı getirdiği hal çok güzel betimlenmiş. Dilde, kitabın kalanından çok daha aromatik bir tat bırakıyor. Yazar bu sayfalarda yakaladığı hissi belki başka bir kitabın çekirdeği olarak kullanmalı. Bende yarattığı son duygu ise; Shakespeare bile hem ailesinde hem de küçük şehir eşrafı arasında bu kadar itilip kakılmış, bu kadar hor görülmüşken Tanrı tüm yaratıcı ruhlara kendileri olabilmek için güç ve sabır versin. Karısı Agnes onun içindeki katman katman yer şekillerini görüp, yapmak isteği şeyi yapması için yüreklendirmeseydi belki de Shakespeare mutsuz bir çiftçi ya da başarısız bir tüccar olarak olarak yaşayıp ölecekti. Üzerindeki toprak bile böyle bir dehanın harcanmış olmasına üzülüp, çiçek açmayacaktı. İçimizdeki gerçek kişiyi görüp, sevecek ve o olabilmemiz için bizi heveslendirecek kişiler hayatımızda hep olsun. Yeni bir yıla doğru koşarken benim de yeni yıl dileğim herkes için bu olsun. Hem okurken denk geldiği dönem gereği, hem de hikayenin kendi ikliminden dolayı Hamnet kalbimde kekremsi bir tat bıraktı. Çok güzel tasarlanmış ve anlatılmış bir hikaye, iyi yazılmış bir kitap. Sonrasında da hemen açıp Hamlet okuma isteği yaratıyor.
Hamnet
HamnetMaggie O'Farrell · Domingo Yayınevi · 2022660 okunma
·
204 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.