Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
Kitabın ismi, beden dilini yorumlayarak insan davranışları hakkında bilgi edinebilirmişiz gibi izlenim veriyor. Fakat alakası yok desem yeridir. Beden dilini yorumlayarak insan davranışları hakkında bilgi edinmek istiyorsanız ( konudan bağımsız) bir zamanlar ABD’de Fox Broadcasting Company kanalında yayınlanmış olan ‘Lie to me’ dizisini öneririm. Tabi o zaman insanlar hakkında hala iyi niyetli düşünebilir misiniz onun garantisini veremem :) Kitaba dönecek olursam, aşağıdaki alıntı size de hitap ettiyse kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. “Anne ve babanin zulmü her zaman fiziksel bir şekilde olmaz (ne var ki dünya nüfusunun yüzde 90'i çoçukken dayak yemiştir); zulüm, şefkâtin ve iletişimin eksikliği, çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmaması, ruhsal acılarına kaditsizlik, anlamsız ve sapıkça cezalandırma, cinsel istismar, çocuğun koşulsuz sevgisinin sömürülmesi, duygusal şantaj, çocuğun benliğinin yerle bir edilmesi, sayısız farklı şekilde güç uygulanması olarak tezahür edebilir. Bu liste sonsuzdur. En kötüsü de şudur : Çocuk, baska türlüsünü bilmediği için, bunu normal bir davranış olarak görmeyi öğrenir. Her çocuk, ona ne yaparlarsa yapsınlar, annesini ve babasını koşulsuz olarak sever. Davranış bilimcisi Konrad Lorenz, kazlarından birinin çizmesine duyduğu sevgiyi çok duygusal bir dille anlatır. Kaz yavrusunun doğar doğmaz gördüğü ilk şey bu çizmeydi. Böylesi bir bağlılık içgüdüseldir. Ancak biz insanlar, en başında faydalı olan bu içgüdüyü hayatımız boyunca sürdürecek olsak, hep uslu çocuklar olarak kalırdık ve yetişkinliğin faydalarını asla göremezdik. Bu faydaların arasında farkındalık, düşünce özgürlüğü, kendi duygularımıza erişmek ve kıyaslama yapabilme yetisi yer alır. Kiliselerin ve iktidarın bu gelişime sekte vurmak ve bireylerin ebeveyn figürlerine bağlı kalmalarını sağlamak istediği bilinir. Bedenin bunun bedelini ödediği ise daha az bilinir. Anne ve babamızın ettiği kötülükleri bilsek ne olur ki? Güçlerinin bir etkisi kalmasa bu ebeveyn figürlerine ne olur ki? Bu yüzden "ebeveynlik" kurumu halen mutlak bir dokunulmazlığa sahip. Bu durum (bu kitabın talep ettiği gibi) bir gün değişirse, anne ve babalarımızın bizlere ettiği kötü muameleyi hissedecek durumda olacağız. Bedenlerimizin yaydığı sinyalleri daha iyi anlayacağız ve bu sinyallerle huzur içinde yaşacağız?,- hiç sevilmediğimizden ve bundan sonra sevilmeyeceğimizden- sevilmiş çocuklar olarak değil de zihni açık, olan bitenin farkında ve belki de sevgi dolu ebeveyn olarak yaşayacağız, hayat hikayelerimizden artık korkmayacağız çünkü onlarla ilgili her şeyi bileceğiz.”
Beden Asla Yalan Söylemez
Beden Asla Yalan SöylemezAlice Miller · Okuyan Us Yayınları · 20193,098 okunma
·
438 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.