Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

212 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Zavallı insancıklar
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski... Ne yazsam, ne şekilde övsem, hakkını nasıl versem bilemiyorum ki! Bilemiyorum ama, ruhumda yaralar açan, okurken hayata sitem ettiren, yoksulluğu, yalnızlığı, ezilmişliği, göz ardı edilmişliği bu kadar güzel anlatan, samimiyetle işleyen "İnsancıklar" için naçizane bir kaç satır yazmasam kendimi eksik hissederdim. Yoksa tarihin övdüğü bir yazara, benim övgülerim çok mu lazım? Elbette değil! Son zamanlarda yazmakta çok zorlanıyorum dostlarım. Özellikle şu inceleme yazılarımın giriş bölümleri benim için eziyet oluyor resmen! Ee o zaman neden uzatma çabası içindeyim ki? İnsancıklar; Dostoyevski'nin kaleme aldığı ilk eseridir. O dönemde yazmış olduğu bu eserle, büyük ses getirmiş, önemli yazarların beğenisini toplamıştır. Dostoyevski'nin bu eserinde; Gogol ve Puşkin'den etkilenmiş olduğu da büyük bir gerçektir. Yoksulluk, ezilmişlik, toplumda bir karşılık bulamamak gibi konular dönemin Rus edebiyatında önemli bir yere sahipti. Alışılagelmişin dışında bir tarz benimseyerek, eseri karşılıklı mektuplaşma şeklinde yazması üzerine de Dostoyevski; "İnsanlar bu tarzda yazmanın nasıl mümkün olabildiğini anlamıyorlar. Romandaki her şeyde yazarın suretini görmeye alışmışlar, bense benimkini göstermedim. Konuşanın ben değil Devuşkin olduğunu, Devuşkin'in de başka türlü konuşamayacağını hiç akıllarına getirmiyorlar." diyerek kendine has bir yazım şekline sahip olduğunu ve yenilikçi bir yazar olduğunu da ispatlamıştır. Gogol'ün
Palto
Palto
adlı eseri ile "İnsancıklar" arasında bağlantı olduğu çok açık. Akaki Akakiyeviç gibi bu eserin kahramanı Makar Devuşkin de bir devlet dairesinde, düzeni bozmadan, varlığı ve yokluğu anlaşılmayan, ruhu ezilmiş biridir. Hemen hemen aynı ıstıraplar, aynı duygusal çöküntüler vardır. Fakat, bu iki eser arasındaki en önemli fark, Palto'nun bu toplumsal sorunları mizahi, İnsancıklar'ın ise daha duygusal bir dille aktarmış olmasıdır. İki yazım tarzının da çok ayrı lezzetleri olduğunu düşünüyorum ama sadece bir tanesini seçme şansım olsaydı, "izahı olmayan şeylerin mizahı olur" diyerek Palto'dan taraf olurdum. Eğer siz de her iki eseri (Palto ve İnsancıklar) hâlâ okumamış iseniz tavsiyem ilk önce Palto'yu okumanızdır. Böylece "İnsancıklar" daha iyi anlaşılacaktır. Kitabımızın iki ana karakteri Makar Devuşkin ve Varvara Dobroselova; ekonomik imkânsızlıklar ve duygusal çöküntülerin, insan üzerindeki etkilerini bizlere açıkça gösteriyor. Makar Devuşkin; zamanla içki içmeye ve çizmelerinin yırtık oluşuna söylenmeye başlar. Kılık kıyafetinin kötü oluşunu bir gurur meselesi yapsa da, çözüm bulamaz. Oysa mektuplaşmalar başlarken ondan böyle şeyler beklemiyordum. Aynı zamanda, kendisini o kadar ezik hissetmekte ki, haklı olduğu bir küslüğün sonunda yine özür dileyerek karşısındakini yükseltmiş, övmüştür. Generalin karşısında sağlam kalan tek düğmesinin de kopması ile, o da hayattan kopmuştur. Devamında yaşananlar ise, kitapta beni en çok etkileyen kısımlardan birisi oldu. Statü olarak kendisinden yüksek konumda olan birinin elini sıkıp ona "insanca" davranmış olmasına çok sevinmesi, sürekli ezilmiş bir ruhun istemsiz geri dönütü olmuştur. Akaki Akakiyeviç'e nasıl davranmıştı o yüksek mevkideki adam, hatırladınız mı? Varvara ise beni iki konuda hayal kırıklığına uğrattı. İlki Bay Bıkov ile evlenme kararı, ikinicisi ise bu karar sonrası ıvır zıvır işlerini Devuşkin'e yaptırmasıydı. Kendisi için tek çözüm Bay Bıkov ile evlilik miydi? Bence hayır! Peki başka bir senaryo düşünebiliyor muyum? Bir yerlerden para bulsalar, evlenseler olmaz mıydı? Varvara'nın evlilik sonrası hayatını çok merak ediyorum. Acaba mutlu olabilmiş midir? Sanmam! Sevdiğinin penceresindeki perdenin ve çiçeklerin duruşundan mutlu olabilecek kaç insan vardır ki? Ama ben anlamıştım senin üzüleceğini dostum Makar Devuşkin! Nereden mi? Bu kadar fedakârlık yapmanın sonucu koca bir tükenmişlik ve yalnızlıktır da ondan, nasıl bilemedin dostum! Gorşkov'un beklenmedik ölümü de üzücü detaylardan bir tanesi oldu. Haklı iken uğradığı haksızlıklar, günümüzde de yaşanmıyor mu? Üzerine atılan iftira, gururunu o kadar incitmiş ki, lekeden kurtulduğu gün, dünyanın tüm çilesinden de kurtulmuş oldu. Haklının sefalet içinde yaşadığı bir dünyadan beklentimiz ne ki? Ya da adaletin güçlüden yana olduğu bir dünyadan. Yoksulsanız, haklı olmanız da bir işe yaramıyor, giden hep sizden gidiyor. Zavallı Gorşkov! Sen masumiyetin özetisin... Çok gevezelik ettim efendim, farkındayım. Ama az sabredin canım! Bitmek üzere. Yazasım geldikçe geldi işte. Ara ara oluyor böyle. Makar Devuşkin'in yazma konusundaki fikirlerine katılmıyorum efendim. Ne demek "elimden gelse yazmayı yasaklardım!" Efendim yazmak yasaklansa biz ne okuyacaktık? Dostoyevski'yi nasıl bilecektik? Olacak iş mi? Devuşkin'in, Varvara gidecekken, sırf onu vazgeçirmek için sıraladığı bahanelere ne demeli? Arabanın sağlam olmadığını söylemesi, gidişine engel olamadığı için kendisini suçlaması, Bay Bıkov'un tavşan avıyla ilgilenip onunla ilgilenmeyeceğini ima etmesi ve böylece evlilikten vazgeçeceğini umut etmesi... Yenilmiş bir insanın son hamleleri değil mi sizce de? Peki siz hiç yenildiniz mi? Kitapta adı sıkça geçen
Byelkin'in Öyküleri
Byelkin'in Öyküleri
kitabını da ilk fırsatta alıp okuyacağım. Bu kadar adı geçti ise, bize de alıp okumak düşer. Bu bir zorunluluktur efendim! Benden bu kadar! Yazarken çok yoruldum, uzunca bir süre dinlenmem gerekecek. Yaşlandım mı nedir?
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 201861,9bin okunma
·
282 görüntüleme
İrkaay okurunun profil resmi
Yine harika bir inceleme yazısı olmuş 👍
Mehmet Emin Akın okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, beğenmeniz beni çok mutlu etti. 😊
2 sonraki yanıtı göster
❃Kübra❃ okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık 👏 Teşekkür ederiz ✨
Mehmet Emin Akın okurunun profil resmi
Rica ederim, keyifli okumalar. 😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.