Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

II.Abdülhamid'in kızı Ulviye Sultan küçük yaşından beklenmeyen bir zekâya sahiptir. Abdülhamid Han bu ilk göz ağrısına pek düşkündür. Onu alır, türlü kıyafetler giydirir, bu şekilde fotoğraflarını çektirir. Yıllar birbirini kovalar, küçük Ulviye yedi yaşına gelir. Ulviye Sultan her zaman olduğu gibi bir gün ders dönüşü annesinin odasına gelir. Nazikeda Hanımefendi çok güzel piyano çalmaktadır. Annesi piyanonun başında sanatını icra ederken küçük Ulviye de masanın üzerinde bulduğu kibritlerle oynar. Öne doğru eğilmiş oynayan Ulviye Sultan'ın saçları bir anda tutuşuverir. Tabii üzerindeki tüllü kıyafet de alev alır. Piyanonun başındaki anne kazayı ilk anda fark edemez. Küçük Ulviye'nin çığlıklarını duyması ile alevler içindeki evladının üzerine kapaklanması bir olur ama nafile, bir türlü ateşi söndüremez. Vakit tam öğle yemeği zamanıdır ve saray ahalisi aşağı katlarda bulunduğundan anne-kızın çığlıklarına hemen yetişip yardım eden olamaz. Bu perişan manzara karşısında odadaki papağan da ürker ve sağa sola uçarak çığlık çığlık bağırmaya başlar. Elleri ve yüzü yanan annenin bu çaresizliğine nihayet yetişir saray halkı. Ulviye Sultan'ın dadısı eline geçirdiği bir seccade ile alevleri boğarak nihayet yangını söndürmeyi başarır. Ancak tabii ki küçük kızın durumu hiç de iyi değildir. Hemen tedaviye alınır. Saray üzüntü içindedir. Pertevniyal Valide Sultan hemen etrafa haber salıp ihtisas sahibi nice hekimi apar topar saraya çağırtır. Murad ve Burhaneddin Efendiler, herkes gelir yanına ama baba Şehzade Abdülhamid Efendi yoktur ortalıklarda. Meğerse o yıllarda Abdülhamid Efendi her sabah Tarabya'ya gider, orada suya girermiş. Murad Efendi acilen bir kayık gönderir, 'Birader hemen gelsin' diye tembih eder. Abdülhamid Han bu acil durum karşısında 'Herhalde Valideme bir şey oldu' diye endişe eder. Israrlı sorularına rağmen onu almaya gelenler kendisine hiçbir açıklama yapmazlar. Abdülhamid Han rıhtıma geldiğinde karşısında abisi Murad Efendi ve diğer kardeşlerini görür. Böyle durumlarda acılar paylaşılmalıdır elbette. Murad Efendi kardeşine sarılır ve 'Merak etme, Sultan biraz rahatsız sadece' der. Şehzade Abdülhamid çocuğunun odasına götürülür. Küçük Ulviye, her yanı örtülerle kaplı yatmaktadır. Acılı baba evladına yaklaşır, uzanır, yüzünün üzerindeki örtüyü kaldırır. Yanıklar içindeki Ulviye Sultan çok sevdiği babasını görür ve sadece 'Baba' diyebilir. Ardından ruhunu teslim eder.
Sayfa 76 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
··
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.