Birey ve toplulukların, hangi olay ve akımlardan nasıl etkilendikleri, ne çeşit tepki verdikleri ya da tepkisiz mi kaldıkları, kabullerinin nasıl vücut bulduğu gibi sorularınız varsa bu kitap doğru adreslerden birisi. Vatanı Satanlar adlı kitabında Yılmaz Dikbaş diğer ülkeleri de ele alarak ülkemizdeki "özelleştirme" yi enine boyuna masaya yatırmış bunun aslında kapitalizmin, küreselleşme akımıyla sömürünün boyunduruğuna girmenin kapısını sonuna kadar açıldığını detaylandırmıştı. Zygmunt Bauman da "Küreselleşme"yi ele almış. Kavramsal bir kitap, kısacık ama kolay ilerlemiyor. Kafa yorarak analizlerini kavramaya çalışmanız gerekiyor. Yazarın eserlerini okumuş, sosyolojiye yakın, aşina olanlar konuya daha hakim olabilir. Hem yaşam deneyimi hem sosyolojik analizler açısından çok önemli buldum. Kitaptan bir bölümü paylaşayım: "Aç olanın, yiyeceğin bol olduğu yere gitme arzusu rasyonel insandan beklenen doğal bir şeydir." (Sığınmacılar meselesine bir boyut getirdiğine dikkatinizi çekerim.) "Bu insanların arzuları yönünde hareket etmelerine izin vermek de vicdanın haklı göreceği bir şey, alınacak ahlaki bir tutumdur" diyerek devam ediyor. Meseleye buradan bakıldığında küreselleşme ile dünyanın başına ne belalar geleceğinin sinyallerini alıyorsunuz. Öyle yapılanmalar oluşuyor ki devletlerden öte, karar verici gücü ile başlı başına adeta otorite. Yazar hapishaneleri inceliyor, turist ve serserileri kıyaslıyor. Okuduklarınız, emek vericilerin yukarıdakilerle aynı haklara sahip olmaları isteğini küreselleşme ile bir hayal olduğunu, üstüne üstlük aradaki uçurumun daha da keskinleşip derinleştiğini gözünüze sokuyor.

KüreselleşmeZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 2014461 okunma

·

47 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.