o kara günde çevresini saran onca nefreti ve aşağılayıcı merakı fark ettiğinde gözleri hemen yanan bir sisle dolmuştu ve baktığı her şey -bir şeye bakmanın kahrolası gerekliliğinden dolayı- girift, optik değişimlerden geçmişti. kağıt üzerindeki çapraz mavi çizgiler bulanıklaşıyor; karatahtadaki beyaz sayılar bir büzülüyor, bir genişliyorlar; aritmetik öğretmeninin sesi, sanki durmadan uzaklaşıyormuş gibi, gittikçe daha boş ve anlaşılmaz geliyor ve sıra komşusu olan yanakları ayva türlü sinsi zorba, sessiz bir memnuniyetle: "şimdi ağlayacak," diyordu.