Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahmet Hamdi Tanpınar, Cumhuriyet'in özellikle 1930'lu yıllarda Türk tarihinde Osmanlı ve Selçuklu geçmişini ve dolayısıyla İslamlığı paranteze alma çabaları yoğunlaştığı bir dönemde geçmişin inkâr edilemeyecek bir gerçek olduğunu kabul etmiştir. Cumhuriyet'in kültür ve tarihle ilgili siyaseti geçmişi inkârcı bir yöne evrilirken Ahmet Hamdi Tanpınar, aynı dönemde düşüncede tersi bir yöne evrilmiştir. Orhan Koçak'a göre (2009, s. 392) Tanpınar, “otuzlu ve kırklı yıllar boyunca, Cumhuriyet Türkiye'sinin kültürel/düşünsel gerilim ve hüsranlarıyla en açıkça - şüphesiz yine uzviyetçi paradigmanın çerçevesi içindeyüzleşebilen yazar olmuştur” O, bu dönemde dil ve tarih gibi bir toplumun varoluşunun olmazsa olmaz iki unsuru üzerinden süre giden tartışmalarda yeni rejimin içinde kalmış ancak görüşlerinin de etkisiyle hiçbir zaman makbul bir entelektüel olarak kabul edilmemiş ve merkezde de olmamıştır. Yeni olanı suni bir şekilde var etmeye çalışmak yerine yeni olanın kendi sürekliliğinde sahih bir şekilde var olması önemlidir. Özellikle de kültür ve medeniyet unsurlarında yeni olanın eskinin yerine güçle ikame edilmesine ihtiyatlı yaklaşmıştır. Uydurma dil meselesine iltifat etmemesi bu anlayışla ilişkilidir.
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.