Okuduğum onuncu Grangé romanıydı ve doğal olarak en uzun olanıydı. Açıkçası kitaba başlamadan önce ön yargılarım vardı. Kitap hakkında olumsuz yorumlar yazarın bir çok kitabına göre daha fazlaydı ki psikiyatri ve mitoloji de pek ilgimi çekmeyen konulardı. Taş Meclisi'nde yazar parapsikolojiye ve telekineziye çok yoğun dalmıştı ve sıkılmıştım. Ancak bu kitabında her şeyi tadında bırakmış ve kitabı sevmemin sebebi de buydu sanırım.