Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

.. genç, görmüş geçirmiş bir avukat, kafayı TBMM televizyonuna takmış, epeyce bir zaman toplantıları izlemiş, diyor ki: yâni birader, bırak sıradan milletvekillerini; bakanların, bakanlardan da geçtim, parti liderlerinin derli toplu konuştuklarına rastlamak âdeta imkân harici, hani eskiden efradını cami/ağyarını mani diye tarif edilirdi ya, o türden tutarlı konuşmalar hak getire! Açıklamalarda da, tartışmalarda da, bir kültür seviyesizliğidir gidiyor..." Bu tecrübeli avukatın tespiti de yabana atılır bir tespit sayılamaz: Türkiye'ye yön verecek bir siyasi kadronun entelektüel yetersizliğine parmak basıyor. Entelektüel yetersizlik dedim öyle mi, ne dersiniz, Türkiye'de aydınların böyle vahim bir kusuru var galiba! Bilgi disiplinlerinin bazıları (meselâ fizik, kimya ve matematik) uzmanlaşmış ve farklılaşmış bilim dallarıdır; herhangi bir aydının su içer gibi Quantum fiziğinden, molekül biyolojisinden bahsetmesini kimse isteyemez ve bekleyemez hâttâ kalkışırsa, biraz da yadırganır; buna mukabil edebiyat, tarih, hâttâ felsefe, birer uzmanlık dalı oldukları kadar, 'hayat bilgisi'ne de dahildirler; modern lise eğitimi bu sebepten, kompozisyon ve edebiyatı temel saymış, edebiyatı aydın formasyonunun bileşenlerinden biri olarak kabul etmiştir: Yoksa 20. yüzyılın en önemli politikacıları ve devlet adamları, edebiyatla bu kadar içli dışlı olurlar mıydı? Lenin, Troçkiy, Mao Zedung, Churchill, de Gaulle, Mitterand, Nehru, vb. yazdıkları zaman da konuştukları zaman da, herhangi bir edebiyatçıdan aşağı kalmaz, hâttâ bir çoğunun üstünde görünürler. Gazeteciler için de böyledir bu, işin habercilik yanı elbette daha çok teknik bir konudur ama yazarlık, hele köşe yazarlığı ya da başyazarlık öyle mi? İlginçtir, Türk basın tarihinin önemli isimleri (Namık Kemal, Ahmet Mithat, Hüseyin Cahit, Yakup Kadri, Falih Rıfkı vb.), aynı zamanda Türk edebiyat tarihinin önemli isimleridir; sizce bu basit bir tesadüf müdür? Elbette hayır, çünkü edebiyatı, aydının, hele aydın yazarın -eskiden ‘edip' derdik- ayrılması mümkün olmayan (gayr-i kabil-i tecezzi) bir parçasıdır; o olmadı mı, gazeteci-yazar diye bir etiket icat edilir, başyazarlık da köşe yazarlığı da 'sansasyonel' özel bilgilerle show yapmaya dönüştürülür.
Sayfa 312 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basımKitabı okudu
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.