Jack London’ın yarı otobiyografik romanı. Hayatında anlam arayan Martin Eden hikâyesi. Sevdiği kadınla arasında sınıf farkı olan Martin Eden, kendinde gördüğü eksik yönleri tamamlamak için çabalar. Günde sadece 4-5 saat uyuyarak kendini geliştirmek için elinden geleni yapar. Sevdiği kadına daha çabuk ulaşabilmek için yazmaya karar verir ancak yazıları hep geri çevrilir. Martin asla vazgeçmez. Bir gün hayalleri gerçek olup yazdıkları büyük bir üne kavuşsa da geldiği nokta da her şey onun için anlamını kaybeder. Aslında kazandıkça kaybediyordur. Daha önce onu dışlayanlar artık Martin’i yemeklere bile davet ediyorlardı. Bu yapmacıklığı kabullenemeyen ve geçmişte daha mutlu olduğunu fark eden Martin her şeyden vazgeçer.
Okudukça düşündüren bir kitap. Çok fazla ayrıntı vermekten korkuyorum aslında. Kesinlikle okunması gerekiyor.