Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

127 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Her şey bir renk ile başlar. Evet bir renk. Çocukluğumuzdan itibaren hatta cinsiyetimizin öğrenilmesinden itibaren. Kimliğimize atfedilen renkler. Kız ise pembe renk erkek ise mavi renk kullanılarak kutlanıyor o önemli¿ gün. Bu mavi pembe ikiliğini icat eden zeki¿ pazarlamacının kim olduğunu düşünmeden edemiyorum doğrusu. Hem bebek giysilerini neden yaşa göre dizip her renkte yapmıyorlar ki anlamıyorum. Sonuçta erkek ve kız çocuklarının vücutları birbirine benziyor. Ne gerek var bu kadar şatafata. Şimdi de gelelim beni asıl rahatsız eden şeyin temeline, cinsiyetleştirmek! Maalesef ki hayatımızın her alanında bu kavrama bağlı yaşıyoruz. Her şeyi cinsiyete böldük, oyuncak mesela! ne kadar masum duruyor değil mi dışarıdan bakıldığında. Demiştim ya başta da 'her şey bir renkle başlar' diye kız çocuklarının oyuncakları pembe renkli bebekler ve çoğu zamanda mutfak aletleri olurken, erkek çocuklarının oyuncakları siyah/ mavi renkli arabalar/trenler/ helikopterler oluyor. Neden!! Neden bir kız çocuğuna oyuncak alınırken bebek alınıyor belki bebekle değilde oyuncak arabayla oynamak istiyordur. Neden bu düşünceleri çocukluktan itibaren empoze ediyorsunuz. Neden voleybol kız çocuklarına yakıştırılırken futbol erkek çocuklarına yakıştırılıyor. Alt tarafı bir oyun ve bizler onu bile cinsiyetleştirdik tıpkı oyuncakları gibi... Evliliği de cinsiyetleştirdik. Özellikle de kız çocuklarına karşı tutumumuzda fazlasıyla hassas davranıyoruz¿¿ Ta çocukluktan itibaren KIZ ÇOCUKLARINA! Evlilikten başarı olarak söz ediyorsunuz. Yazar bu konuyu kitapta çok güzel işlemiş "Evlilikten asla başarı olarak söz etme. Kızları sürekli evlilik düşünen kadınlara dönüştürüyoruz. Oğlanlarsa evlilik düşünmeyen erkeklere dönüşüyor ve kadınlar bu erkeklerle evleniyor. İlişki otomatikman eşitlikten uzaklaşıyor çünkü iki taraftan biri için daha önemli bir kurum haline geliyor..." Şunu unutmayınız ki evlilik asla bir başarı değildir. İki kişinin birbirini sevmesi yetmiyor mu? İlla evlenmek mi gerekiyor. Bu kadar önemli mi? Çocuk masallarında bile bu konuya yer veriliyor ve alttan alttan evliliğin kutsallığı mesajı anlatılıyor. Ben bir çocuğum bana ne elma yiyerek uyuyan prensesin bir prens öpücüğü ile uyanmasından, bana ne şatoda tutsak kalan Rapunzel'in bir erkeğin yardımıyla oradan kurtulmasından , bana ne Kırmızı Başlıklı Kız'ın kurttan kurtulmak için avcıya muhtaç olmasından. Ben bunları bilmek istemiyorum. Ben bir kadının başarısını okuyup kendime onu rehber edinmek istiyorum. Mesela Rapunzel, kendi imkânlarıyla çıksa şatodan ve iyi bir meslek edinse yada Uyuyan Güzel, bir öpücükle değil de kendi kendine uyansa uykudan yada Pamuk Prenses, kitap okusa mesela kitap okumanın güzelliğinden bahsetse daha iyi olmaz mıydı ve daha buna benzer bir sürü hikâye gerek varmı peri masallarına / kırk gün kırk gece düğün yapmaya... Bu incelemeyi yapmamda bana destek olan
Gözde Pamukçuoğlu
Gözde Pamukçuoğlu
'a teşekkür ederim
Feminist Manifesto
Feminist ManifestoChimamanda Ngozi Adichie · Doğan Kitap · 20191,336 okunma
··
1 artı 1'leme
·
3.534 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Aysun Baysan okurunun profil resmi
😀😀👏 ellerine sağlık, o kadar haklısın ki. Evlilik tabi ki kutsal. Ama kadınlara, erkeklere muhtaç olmadan, bağımlı olmadan, erkek olmadan da bir hayatın sürdürülebileceğini öğretmek lazım. Güçlü kadınlar güçlü çocuklar yetiştirebilir.
Mü Va okurunun profil resmi
Teşekkür ederim değerli yorumun için. İncelememi beğenmen beni çok mutlu etti 😊🌼 Bundan sonraki modumuz bu olsun "güçlü kadın güçlü çocuk" 🙏💚
Yasemin. okurunun profil resmi
Sonra da kızlar çok konuşmaz ,çok gülmezler kızlar az gezerler gibi kalıplaşmış cümleler ile bizi kendimizi küçümsememiz için ellerinden geleni yapıp, bir erkeğin hegomanyası altına girmemize neden olurlar. Oysa ki kızlar güçlü olabilecek iken saçma düşüncelerin hegomanyası ile zayıf kalıyorlar..... MAALESSEF.
Mü Va okurunun profil resmi
Maalesef vazgeçemediğimiz ¿ şu ataerkil düşünceden dolayı kendimize bir türlü çeki düzen veremiyoruz. Yazar kitapta çok güzel bir cümle ile açıklamış sizinle de paylaşmak istedim. " Kızlara utancı öğretiyoruz. Bacaklarını kapat. Üstünü ört. Kadın olarak doğdukları için kendilerini sürekli suçlu hissetmelerine neden oluyoruz. Bu yüzden kızlarımız büyüdüklerinde arzularını dile getiremiyorlar. Kendilerini sansürlüyorlar. Ne düşündüklerini söyleyemiyorlar. Rol yapmayı bir sanata dönüştürdük."
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.