Çok severek okudum "Beyoğlu Rapsodisi"ni. Her sayfasında ayrı bir heyecan, kitabın sonuna kadar süregelen bir merak vardı. Üç çocukluk arkadaşından Kenan'ın Beyoğlu'nda işlenen cinayetleri konu alan bir fotoğraf sergisi açma isteğiyle başlıyor tüm yaşananlar. Kitabın sonu tam anlamıyla bir sürpriz. Şaşırmamanız mümkün değil. İstanbul'u çok seven biri olarak Ahmet Ümit'in Beyoğlu'nu, mekanlarını, sokaklarını, insanlarını anlatmasını o kadar sevdim ki Selim, Kenan ve Nihat ile birlikte Beyoğlu'nun o büyülü sokaklarında sanki bende yanlarındaymışım gibi hissettim. Ahmet Ümit'in samimi anlatımıyla bir yandan bitmesini hiç istemediğim ama bir yandan da "Acaba katil kim?" sorusunun yanıtını bulabilmek için doyumsuzca okuduğum bu kitapta olumsuz bulduğum tek detay neredeyse her sayfasında denk geldiğim yazım yanlışlarıydı. Keşke olmasaydı... Beyoğlu Rapsodisi polisiye roman sevenlere ve İstanbul'u özellikle de Beyoğlu'nu okumak isteyenlere tavsiyemdir. İyi okumalar...