Geber Aşkım, hayatın aslında hiç de toz pembe olmadığının, bireylerin toplumca saygı gösterilmeyen ‘düşüncelere’ sahip olabileceğinin, her yönüyle gerçekten yaşanabilecek duyguların hunharca dışa vurumunu anlatıyor. ‘İsyan, öfke ve reddetme’ duyguları en katı halleriyle karşımıza çıkıyor. Okuması, sindirmesi zor bir metin ancak, sonuna gelindiğinde özellikle kadınların başa çıkmaya çalıştığı ‘bireysel krizlerin’ gerçeklik payı insanı anlamaya itmiyor değil. Anne olan, çocuk sahibi, özellikle de bağlılık konusunda esnetilemez kurallara sahip olan kadın hemcinslerimin okumasını doğru bulmayacağımı eklemek isterim. Mutlaka okumayı düşünüyorsanız da yorumları detaylıca araştırmanızı tavsiye ederim. Bence herkesin okuması gereken bir kitap ama maalesef yaklaştığı konu açısıyla herkese de uygun değil. Çok arada, derede.