Gönderi

Eskiden kendi kendime milyonlarca insan bunca sefalet, şiddet, acı, kan ve gözyaşına rağmen nasıl olur da hâlâ başkaldırmadan yaşamını sürdürebiliyor? Diye kafam zonklayıncaya dek düşünür fakat bir türlü işin içinden çıkamazdım. Ama artık, şimdi berrak suların içinde yüzen balıkları rahatlıkla seyreden biri gibi biliyorum. Mütemadiyen acı çeken insan bir süre sonra acıya karşı bağışıklık kazanır ve böylelikle duyarsızlaşır. Bu durum sadece acı için değil insanın maruz kaldığı her türlü duygu ve olguda da böyledir. Eğer köle olarak doğmuş biri ömrü boyunca köle olarak kalacağının ve yine köle olarak öleceğinin bilgisini kendinde taşıyor ise bir gün mutlaka içine hapsolduğu aşağılık durumdan kurtulmak için hayatı pahasına olsa bile isyan başlatıp, başkaldırır. Bunun bilincinde olan modern çağın efendileri; köle olarak doğan birinin kulağına, eğer itaat ederse bir gün mutlaka kendisinin de efendi olabileceğini süslediği rol modellerle, medya aracılığıyla fısıldar. Efendi olma ve hükmetme arzusu kölenin duygu ve düşüncelerini öylesine köreltir ki bütün bir ömrünü efendilerine seve seve köle olarak geçirir.
··
181 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.