Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
8/10 puan verdi
Nikolay Vasilyeviç Gogol - Bir Delinin Anı Defteri-Palto-Burun ...
Merhabalar. Bugün Nikolay Vasilyeviç Gogol'ün, "Bir Delinin Anı Defteri - Palto-Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton" adlı eserini inceleyeceğiz. Aslında ilk söylediğim kitabın adı, diğerleri kitabın içindeki hikayelerin başlıklarından birkaçı. Gogol'ün daha önce okuduğum ve anlamakta güçlük çektiğim "Ölü Canlar" romanında yaptığım incelemede, yazarın dilini biraz ağır bulmuştum. Fazla detaycı, tasvirleri iyi fakat fazla ayrıntı vererek okuyucuya sunduğunu ifade eden yorumlarda bulunmuştum. Bu da okuyucuyu bir yerden sonra sıkan ve okumakta zorluk çıkaran özelliklerden. Bu kitapta da yine ayrıntıları iyi sunmuş yazar fakat dilini biraz daha anlaşılır, hikayeleştirerek yazdığından biraz daha sade ve estetiğe yakın bulduğumu söyleyebilirim. İlk hikaye "Neva Bulvarı" çok hoşuma gitti. Başta Petersburg'da bulunan Neva Bulvarı'nı anlatmaya başlayarak girdi olaya yazar. "İşte şöyle etkileyici, böyle güzel, her türden insanı içine alan, sürükleyici bir bulvardır" benzeri cümleler ile övdü. Sonra bu bulvardan hareketle iki kahraman sundu biz okuyucularına. Arkadaş olan bu iki erkek kahramanların, Neva'da karşılarına çıkan iki ayrı kadınla yaşadıkları bir takım tanışma ve sonrasında gelişen olayları bize aktardı. Kendi adıma beğendiğimi söyleyebilirim; hem hikayeleri, hem yazarın anlatım tarzını, kullandığı dili, çevirisiyle birlikte bütüncül ve anlamlı buldum. İkinci hikaye "Burun" başta anlam veremeyişimi hikayenin ilk sayfaları diye geçiştirsem de sonunda da anlamsız, saçma sapan bir hikaye olduğu gerçeği ile karşılaştım. Bizzat yazarın kendisi de bu hikayenin anlamı olmadığını, hatta dünyada böyle manasız, boş şeylerin olduğunu kaleme alarak, hikayesi ile bağdaştırmak istemiş. İnanın neden bahsettiğini sizlerle paylaşıp vaktinizi çalmayı hiç istemiyorum. Eğer kitabı okuyacak olursanız burun hikayesini atlayabilirsiniz. Sonra ki hikayenin adı "Portre". Hakikaten çok iyi kurgulanmış, mükemmel yorumlanmış, usta işi olduğu okurken anlaşılacak kadar iyi kaleme alınmış bir hikayeydi. İki bölümden oluşan hikayede kendi halinde, yoksul ama sanatı seven ve sahip olduğu yeteneğinden insanların da haberdar olmasını isteyen bir ressamın hayatından kısaca bahsedip daha sonrasında bu isteklerinin gerçekleşmesine imkan tanıyan bir portre anlatılmış. Portreyi deyim yerindeyse yok pahasına alıp sonrasında başına gelen ve bu minvalde gelişen olayları soluksuz okuyabilirsiniz. İkinci bölümde ilk bölümde ki ressamdan bağımsız fakat bu ressamın sahip olduğu portre ile değişen hayatları, o portrenin nasıl var olduğu ve nasıl bir kötü etki gücüne sahip olduğunu okuyacaksınız. Bu söylediğim olay örgüsü de çok estetik ve etkileyici anlatılmış. Hikaye incelemesinin sonuna eklemek belki biraz garip kaçsa da portrenin özelliğini söylemek istedim şimdi. Portre de en ilgi çeken, en etkileyici kısım gözler; şeytanı andıran, bakan kişileri kötü bir etki altına alan, sanki gerçek bir çift göz gibi resmedilmiş, her ayrıntısı ile mükemmel bir portre. Bu hikayede alınacak mesajlarda var sakın kaçırmayın. Dördüncü hikaye "Palto". Evet, Gogol denildiği zaman çoğu kişinin aklına gelen, bir başka dünyaca ünlü yazar Dostoyevski'nin: "Hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık" dediği o meşhur hikaye. Sadece bu hikayede değil hemen her eserinde gerçekçiliği öyle muhteşem belirtmiş ki Gogol, palto öyküsü bunun en güzel örneklerinden biri işte. Okuyucu çok net anlaşılır bulacak hikayeyi. Sadeliği öyle güzel işlemiş ki yazar, her satır dokunuyor okuyan kişiye, içine alıyor öykü okuru. Olaya gelecek olursak spoilerden hep uzak kalmak adına, kitabın heyecanını okuyucuya saklamak adına çok yüzeyel değiniyorum incelemelere. Yine böyle yapacağım; Akaki Akakiyeviç, babasının adını alan, yoksul ve zorlu yaşam şartları içinde yetişen, hayatı hep böyle devam edecek olan bir memur. Yaşamının hesabını yapmak zorunda. Ismarlama üzerine ekonomisini düzenlemiş, iş arkadaşları içinde sürekli hor görülen, alay adilen, maalesef acınası bir duruma düşürülen bir insan. Soğuk Petersburg günlerinde kendisini ısıtamayan, eskimiş paltosunu yamalarla tamir ettirmek ister. Yenisi için parası yoktur. Terzi bu tamirin mümkün olmayacağını, paltonun artık bitmiş olduğunu söyler. Ardından geçen kısa zamanda yeni bir palto dikimine başlanması üzerine anlaşılır. Bu anlaşmanın gerçekleşmesi için Akaki baya bir mesai harcamış, zorlu hayat şartlarını daha da kısarak birikim yapmayı göze almıştır. İşte dikilecek palto böylesine değerlidir. Evet günler, haftalar, aylar geçer ve sonunda çok beğendiği, içine sinen bir paltosu olur. Terzi yaptığı işe hayran kalır, Akaki hayranlıkla ve titizlikle paltosuna bakar, giyer, arkadaşları paltosunu görmek için koşturur ve tebriklerde bulunurlar. Fakat paltosunu alalı birkaç gün olmuşken bir gece bir memur arkadaşının davetine, hem de paltosunun halk ağzında ıslatılması yani kutlanması bahanesiyle katılımda bulunur. Saatler gece yarısını gösterince eve dönüş yolunda, karanlık bir sokakta iki adam Akaki'nin paltosunu çalar. Akaki bu andan itibaren büyük bir çöküntü yaşar. Paltosunun bulunması için her türlü ihtimali utana sıkıla olsa da dener fakat gördüğü çirkin ve aşağılayıcı tavırlar dolayısı ile başarısız olur. Dayanamaz ruhu ve bedeni buna. Hasta düşer soğuk Petersburg günlerinde. Doktor muayne edince kimsesi olmayan Akaki'nin ev sahibesine çamdan bir tabut yaptırmasını söyler çünkü meşe Akaki için pahalı diye son acınası cümleyi kurar. Bir zaman sonra şehirde bir hortlak dedikodusu başlar. Palto hırsızı; geceleri insanları, "bu benim paltom" diyerek soyan bir karanlık yüz. İşte böyle bir zaman sonra son olarak Akaki'yi küçük düşüren, önemsemeyen rütbeli, makam mevki sahibi olduğu söylenen şahsın soyulması ile hikaye sonlanır. Herkes Akaki olduğunu söyler, duyar, düşünür bu hortlağın. Bu son palto soygunundan sonra bir daha duyulmaz işgüzarların dedikoduları haricinde bir soygun. Muhteşem bir hikaye, ders çıkarılacak, örnek alınacak çok doneler var eserde. Çok beğendim. Bir sonraki hikayenin adı ise kitaba adını da veren "Bir Delinin Anı Defteri". Bir insanın düşünceleri, yaşadığını iddia ettiği bir takım tuhaflıklar geçiyor hikayede. Bir memur olarak görev yapan kahraman, köpeklerin konuştuğundan, mektup yazdıklarından bahsediyor. Üstelik bu söylemini anılarla göz önüne de seriyor. Yine aynı anılar içinde bir kıza olan beğenisini de çok güzel kaleme almış. Fakat bazı yerlerde aklıma; "acaba insanları mı eleştiriyor ya da bir grup insana karşı bir haykırış mıdır bu anılar" diye gelmedi değil. Çünkü bir manası olmalı diye düşündüm bu hikayenin. Sonra bir yerde İspanya kralı olduğunu düşünen kahramanın bir parça macerasını anılar halinde okuyacaksınız. Genel olarak bu hikaye de çok fazla dokunmadı bana. Kitabın adı için idare edilebilir diyorum. Son olarak "Fayton" hikayesini sunuyor bize kitap. Açıkcası kafamı tam olarak veremediğim bir kısım oldu. Aklımda kaldığı kadarıyla o zaman ki Rusya'da bazı soyluluk, memuriyet derecesi, askeri rütbeler birbirine benzerlik gösteriyormuş. Bunu daha önceki romanlarda da okumuştum. İşte böyle bir Rus vatandaşının atları için aldığı bir fayton arabası bulunuyor. Sonra bir davete katılan bu şahıs, geç vakitlere kadar burada kalıyor. Üstelik sonra ki gün için general, albay ve binbaşı ile birkaç genç subay takımından kişileri yemeğe davet ediyor. Fakat bunun farkında olmadan sabaha karşı evine gelip yatıyor. Yatarken karısının uyanmasına sebeb olan adam uykuya dalınca karısı geç geldi diye uyandırmaya kıyamıyor. Fakat öğle vaktinde davetliler gelince karısı hemen kocasını uyandırıyor ve durumu izah ediyor. Sonra plan yapıp evde olmadığını söyletiyor karısına, uşak ve hizmetlilerine. Kendiside faytonun körüğüne sabahlığı ile saklanıyor. General ve diğer davetliler evde olmayışını iyi karşılamayıp hayıflanarak gitmeden arabasını da görsek bari diye faytona bakmaya geliyorlar arabalığa. Pek de kıymetli bulmadıkları bu faytona, sıradan sözler ve bakışlarla yaklaşırken sonrasında körüğüde açtırdıkları anda ev sahibini iki büklüm orada buluyorlar. Şaşkınlıkla üzerini örtüp orayı terk ediyorlar. İşte böyle bir tuhaf hikaye kaleme almış Gogol. Şimdi son sözlerle tamamlayayım incelemeyi; yazımı çok güzeldi, anlatış genel olarak sade, estetik yönü iyi, birkaç hikayede etkileyiciydi. Gogol'ün bu harika eseri mutlaka okunmalı, kütüphanenizde bulunmalıdır. İyi okumalar..
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,4bin okunma
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.