Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

416 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Çok iyi düşünülmüş bir kitap değil mi? Bir çocuğun gözünden bir ülkenin geleceğini anlatmak aslında. Nasıl? Çocuk nedir? Tamam evlattır, candır ama hepsinden öte çocuklar bir toplumun geleceğidir. Onlara ne verirseniz, gelecekte onu alırsınız. En basitinden, aniden sinirlenen biriyseniz ve çocuğunuz bu yönünüzü görürse ileride çok sinirli biri (bir birey şeklinde yazıp bilimsel makale tadında olmasını istemedim) olacaktır. Lakin ona iyi davranırsanız o da iyi biri olmak için çabalayacaktır. Yine Yaşar Kemal betimlemesinin ayrı bir yeri olduğunu görüyoruz kitapta. Nasıl? Şöyle ki, öyle sağlam betimlemeler var ki herhangi bir Karadenizli çıkıp burası benim köyüm diyebilir. Tam tersi, böyle bir yer yok diyen de olacaktır ama olumlu tarafından bakmaya çalışalım. Çünkü gerçekte burası Karadeniz falan değil, Şile’dir. Bildiğimiz Şile, evet. Çünkü Salih bir arı yakalar ve yürüdüğü yolun Oduncu Koca Duran tarafından Kabakkoz Köyüne çıktığını hep beraber okuruz. Daha da ilginç bir sürpriz ise Ocaklı Adadır. Şile Kalesi olarak da bilinen bu yerin hani şu restorasyonu yapılıp da mahvedilen bir kale olduğunu ve epey uzun süre gündemde kalıp, Twitter’a malzeme olduğunu da hatırlatalım. 11 yaşında bir çocuğun denizle, balıkçılıkla ve martılarla ilgilenmesi kitabın iyi taraflarından. Kötü olan tek tarafı çok uzun olması ve bunun bir yerde sıkması. Aileden başlayarak topluma kadar her kesimi eleştirebileceğimiz bir yapı ise romana hakim. Bunun sebepleri de biraz bence cahillik eleştirisi şeklinde yazılabilir. Bir büyükanne karakteri çıkıyor ki karşımıza, en doğrusunu yaptı diyen birisi çıkacağını zannetmiyorum ben. Bu tipler genel olarak günümüzde “Ben evde kedi istemiyorum” diyen ebeveynlerin, biraz zaman sonra hayvanla beraber yatmasını da bana anımsattı tabi. Bu da başka bir konu. Şöyle bir toparlarsak aslında Salih karakteri umut ve ümidin temsilcisidir kitapta. Dilber Nine karakteri ise eskinin, aslen cahilliğin bir temsilcisidir. Gelenekselci dediğimiz insanlar vardır ama bu gelenek göreneklerimiz gibi değildir. Mesela doktora bile gitmez, ilaçlarını birbirine karıştırıp içer ve böyle iyi olacağına inanır. Garip bir dönem insanıdır yani. Hani şu büyüklerinden gördüklerini çocuklarına yapmayan ama çocuklarının dönemini de anlayamayan ebeveynler vardır ya, onların bir evvel ki kuşağıdır bu kadın. En can alıcı noktalardan biri ise bir turistin hediyesi olan “Che Guevara” gömleğinin Salih’e sağlam bir dayağa mal olmasıdır. Bu da çektiği işkence ve dört duvar arasında kalması neticesinde sağlam bir eleştiri oluşturur. Bu aynı zamanda 1970’li yılların sonunun da kitabın yılı olduğunu gösterir bizlere. Tutuklamalar ve işkencelerin kitaba konu edilmesi ve sağ sol çatışmaları dikkat çeken unsurlardır. Ayrıca bu çatışmalara ne gerek vardı? Yıllar geçti ne oldu, bu insanları, insanlarımızı birbirine düşürdünüz de dünya size mi kaldı? Sorumluların yarısı öldü, yarısı ölmek üzere. Neyin peşindelerdi, ne kazandılar, hiç anlamam. Hepimize iyi okumalar, hayırlı geceler dilerim..
Al Gözüm Seyreyle Salih
Al Gözüm Seyreyle SalihYaşar Kemal · Görsel Yayınları · 1994812 okunma
·
211 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.