Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

şahane_
Günah alanını _bizi Yasa’yı ihlâl etmeye iten günahkâr arzuların alanını_ açıp onu daim kılmakla kalmayan ve de onun yüzünden suçluluk duyuyor oluşumuzda sapkınca ve çarpık bir tatmin unsuru bulan merci, aslında Yasa’dan başkası değildir. Bu yüzden Yasa’nın üstünlüğünün temel sonucu, süper-ego’ya özgü o malum sapmalardan ve paradokslardan oluşur: Yaptığım şeyden yalnızca ve yalnızca ondan ötürü kendimi suçlu hissediyorsam keyif alabilirim _ki bu da, öz-düşünümsel bir dönüşle bakacak olursak, suçluluk hissinin içinde haz bulabileceğim anlamına gelir; aklımdaki günahkârca düşüncelerden ötürü kendi kendimi cezalandırmaktan keyif alabilirim, vs. (...) ‘Tin yolu’nun zıttı olarak Ten yolu’nu anan Aziz Pavlus, bununla yalnızca Yasa’yı delen uygunsuz ve günahkârca arzuları değil, Yasa’nın ‘ölü’ metninin, hayattan aldığımız keyfi sapkınlaştırarak ölüm takıntısına dönüştürmesinin temelinde yatan o çarpık hayat/ölüm karmaşasını, bir başka deyişle, Yasa adına kendisini kırbaçlayan bir asetiğin, dünyevî tatlardan masumane hazlar alan sıradan bir insandan daha fazla keyif alabildiği o sapkınlık evrenini de kast etmektedir. Ten yolu, Yasa ile arzu arasındaki bu komplike dolaşıklık ağının tümünü anlatır: Buradaki anlamıyla düşünüldüğünde, ‘Ten’ Yasa’nın zıttı anlamındaki o ayartıcı ten değildir, insana kendi kendine işkence ettiren o alçaltıcı, çarpık Yasa’nın kendisinden doğma takıntıdır.
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.