Madem inceleme yaralarla başlayıp umutlu bir gelecek imgelemiyle tamamlandı o halde biz de yorumumuza benzer bir istikamet verelim. Yaralarla başlayıp umutlu gelecek imgelemini temsil eden bir şiirle noktalayalım.
Belki kulağa inanılmaz gelecek ama yaraların olduğu yerde umut da vardır. Çünkü çoğunlukla bunun farkında olmasak da yaraların iyileştirici bir işlevi de vardır. Geçmişten gelen travmalarımızı -ki travma bazı dillerde yara anlamına gelir- bugünkü ve yarınki gelişimimizin aracı olarak da kullanmamız mümkünken biz daha ziyade onların ardına sığınarak tembelliğin konfor alanına çekilmeyi yeğliyoruz. Halbuki zahmetli de olsa yaralar, gelişimin aracı da olabilirler. Zira atlatabilmeyi başardığımız her yara bizi daha kaliteli bir yaşam formuna yükseltir. Tıpkı bir ağacın tüm çiçeklerini döktükten sonra meyve vermesi gibi..
Cebimizdeki safiri atabildiğimiz gün.. Hayal etmemizi istediğiniz bu muazzam gelecek bana Ahmet Erhan'ın 'Yaşama Sevinci' adlı şu şiirini hatırlattı:
Bütün güzel kadınlarını bu dünyanın
sevdim, diyebildiğim zaman
Bütün kentlerini gezdim, denizlerine girdim
Ve artık bir tek taş kalmadı tanımadığım,
bir tek yüz, bir tek yer adı
Söyleyecek bütün sözleri dinledim ve söyledim bütün söyleyeceklerimi
Acının bütün uçurumlarına indim ve çıktım
sevincin bütün dağlarına
Bütün çiçekleri kokladım ve kopardım
bütün meyveleri dallarından
Islanmadığım yağmur, savrulmadığım yel
kalmadı...
Bütün haklı kavgalarında bu dünyanın
dövüştüm, diyebildiğim zaman
Okudum bütün kitapları, bütün şiirleri yazdım
Ve topladım bütün dillerin en güzel sözlerini,
sıraladım tek bir sözlükte
Bütün mayınları, bütün dikenli telleri
ayıkladım sınırlardan
Ve bir tek zorba çıkamadı önüme.
Bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur,
diyebildiğim zaman
İşte o zaman ölebilirim.
Toprağımda bir çığlık olur da büyür
yaşama sevincim...
Necip Bey, bu bende bir sabırsızlık yaratsa da incelemenizi kitabı bitirip üzerine bir şeyler yazdıktan sonra okumak üzere kaydetmiştim. Bunun sebebi, incelemenizden ilham alarak -ki bu kaçınılmazdı- kendi yazacaklarımın özgünlüğünü düşürmek istemememdi, her ne kadar yazdıklarımızda salt bir özgünlüğün olamayacağının farkında olsam da. Öte yandan, okumayı ertelememin bir diğer nedeni de sizinle ortak bazı noktalara vurgu yapıp yapmadığımızı görebilmekti. İşte bu gibi stratejik nedenlerle incelemenizi okumayı erteledim ve ucundan kıyısından dahi olsa bazı ortak bakış açıları geliştirmiş olduğumuzu görmenin bahtiyarlığı içerisindeyim şu an. :)
Zihninize ve yüreğinize sağlık. Yazarın daha nice eserinde buluşmak umuduyla..