1846'da Galiçya'daki köylü ayaklanması; aynı yıl "liberal" bir papanın seçilmesi; 1847 sonlarında İşviçre'de radikallerle katolikler arasında kopan ve radikallerin kazandığı iç savaş; 1848 başında Palermo'da, ayrılık yanlışı Sicilyalıların her zamanki ayaklanmalarından birini daha gerçekleştirmesi; bütün bunlar, rüzgarda sürüklenen bir kaç saman parçası değil, yaklaşan fırtınanın habercileriydi. Bunu bilmeyen yoktu. Hangi ülkelere, hangi tarihlerde gelceği tam olarak bilinmemekte birlikte, tarihte pek az devrim herkes tarafından böylesine önceden tahmin edilmiştir. Bütün bir kıta, elektrikli telgram aracılığıyla devrim haberlerini neredeyse anında kentten kente iletmek üzere çoktan hazır, bekliyordu. Daha 1831'de Victor Hugo, henüz yeryüzünün derinliklerinden gelen ve Avrupa'daki her krallığı madenin ana ocağı Paris'ten dehlizlere doğru püskürtecek olan devrimin boğuk sesini duduğunu yazmıştı. Devrim, 1848'de patladı.