Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İES Düşünüyor - I
Seçmenler ne halde? Karmaşa içinde bir siyasi ortam, hükümetin normalleştirmeye çalıştığı bir ekonomi politikası ve sosyal hayattaki Türk milletinin kaybı... Bunlar başlıca sorunlar. Gelin Türkiye gündemini beraber anlamaya çalışalım. Siyasi gündem sürekli değişir durumda ve maalesef seçmen buna ayak uyduramamakta. Seçmenler gündelik hayatında ki zorluklarla o kadar boğuşur oldu ki unutulmak istenen ve maalesef başarılı bir şekilde uygulanan seçimin (oy hakkının) gücünü unuttu. Seçmen bu sosyal, ekonomik ve politika krizleri arasında siyasete küstü mü? Aslında pek bu şekilde değil. Siyasetle çok daha iç içe olan bir toplum haline gelmemiz ve siyasetin aldığı politikalar hayatlarımızı daha çok etkilediği andan itibaren bu değişti. Seçmen siyasete ilgili ama her zarfın ne anlamda yorumlanacağı konusunda bilinç sahibi değil. Bu aynı şekilde seçilen taraf içinde böyle. Bir önceki seçimle sonraki seçim arasında alınan oy farkı seçilen/yönetici tarafından yorumlanmalı. Biz ne eksik yaptık ne fazla yaptık? Her seçimde oy kullanım oranlarımız çok yüksek ama neden hala siyasette söz hakkı halkın gündemine göre yönetilemiyor. Seçilen seçmenden asla üstün olamaz. O zaman seçilen neden seçmene sırt döner ve kulak tıkar? Bu hükümet olduğu kadar muhalefet ve diğer meclis partileri için geçerli. Türkiye vatandaşı seçmenlerinin öncelikli sorunları hayat pahalılığı, göçmen sorunu, dış siyaset ve iç siyasetin seçmen isteğince yönetilememesi. Seçmen artık daha bilinçli bir toplum oluşturulması bakımından siyasetçilerden adım beklemekte. Aslında genel hatlarıyla seçmenin bir siyasi partiden beklentileri çok belirgin durumda. Az önce saydığım sorunlar bunların başlıcaları ve alt satırları elbette mevcut ancak yöneticilerin beklentileri tam olarak nedir? Sabır? Daha önce yaptık, zor günler geçirdik ve üstesinden geldik? Gerekirse aç kalırız? Dış güçlerin (?) stratejisi? Hayır, hayır, hayır. Hükümet, muhalefet ve diğer meclis gruplarının öncelikli amacı devlet denen organizasyonun çıkarlarını görmektir. Devletin çıkarları ise milletinin ve genel anlamda tüm insanlığın güvenliğini ile refahını korumaktır. Milletten sabır bekleyemezsin. Millettine zor günler geçsin yine iyi günler gelecek diyemezsin. Millettini aç bırakamazsın. Milletini dış siyasi oluşumların stratejilerine karşı korumalısın bunu bahane gösteremezsin. Zaten hükümet, muhalefet ve meclise seçilerek giren grupların öncelikleri bunlar olmalı. Türkiye'nin çözülmesi gereken sayısız sorunları vardır. Öncelikli sorun önceleri eğitim ve kamu dışı oluşumlar iken şimdi bunlar artık geride kalmış ve daha öncelikli sorunlar baş göstermiştir. Ve maalesef önceki sorunların üstüne halı çekilmiştir. Seküler bir altyapıya sahip olan ve bir parçası olan laiklikle yönetilen Türkiye Cumhuriyeti neden İslam dinin gerektirdiği ekonomik şartlara bağlanıyor. Yanlış anlaşılmaya fırsat vermeden belirtmek gerekir ki islamda dayanak kuran ise devlette de dayanak anayasadır. Halkın sefalet içinde kaldığı süreçte neden faiz bir oyuncak gibi oynanıyor. Hükümet, muhalefet farketmeksizin yöneticiler kendi dini inançları gereği politika yönetemez. Buna anayasa izin vermediği sürece. Ve bizim anayasamız sekülerizmin parçası olan laikliği kabul etmiştir. Ekonomi konusunda yapılan yanlış politikalar zaten tüm seçmenler tarafından hissedilmekte ve farkedilmektedir. Yap-işlet-devret modeli uzun vadeli bir yatırım olmasına istinaden şuan halkın gereksinimlerini karşılıyor mu? Ekonomi konusunda yapılan hatalar hükümet kadar diğer partilerinde ve seçmenlerin de hatasıdır şöyle açıklayalım. Neden muhalefet tarafından bir kamuoyu çalışması başlatılmadı? Neden bu izlenen politika seçmen dahil edilmedi? Demokrasi sadece sandıkla sağlanamıyor maalesef. Devletin geleceğini etkileyen bu politikalar seçmen tarafından anketlenmeli ve katılım sağlanmalıdır. Örneğin diğer önemli bir sorun olan göçmen sorunu. Göçmenler ülkeye bu kadar çok alınırken nasıl planlama yapıldı? Bu göçmenlerin anayasal olarak ve bir insani ihtiyaç olarak duyduğu barınma, yaşama, güvenlik ve eğitim gibi hakları nasıl planlandı? Bunun bütçesi nereden kaynaklanıyor? Diğer ülkelerin bu konu üzerindeki söz hakları neden bu ülkenin seçmenleri kadar önemsenmiyor? Bir diğer konu olan bu ülkenin milletinin sosyal hayatının zayıflaması. Herkesin arabası, evi, bahçesi, tatili ve elektronik aletleri olmak zorunda değil, evet ama bunları gerçekleştirme hayalleri ellerinden alınacak ve sosyal hayata küsecek bir toplum oluşturmak hoşgörülemez bir durum. Gençlerin genç olmasının en büyük artısı sosyal hayatlarının çok etkin olmasıdır. Bu ülkenin gençlerinden hayatlarının en güzel dönemlerini ve hayallerini gerçeğe değiştirmek büyük bir başarısızlık örneğidir. Nice sorunlar (doktor ve eğitimli insan göçü, göçmen, ekonomi, hayat pahalılığı, eğitim, sosyal endişe, güven ortamı eksikliği, toplumsal psikolojik sorunlar vb.) arasında boğuşan ülkemiz, seçmen, hükümet ve muhalefet arasında zor durumdadır. Yanlış yoldan gitmenin birden çok yolu vardır . Ama doğruyu yapmanın tek bir yolu bulunur . Yanlış yapmak bu yüzden kolay , doğruyu bulmak ise bu yüzden zordur .Yine de hayallerimizi gerçeklere kaybetmeyelim. Başka bir muhabbette görüşmek üzere.
··
587 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.