2. Dünya savaşının sonlarına yakın, İtalya'da yakalanana anti faşist bir grup kişinin arasında Primo Levi de bulunuyordu. Toplama kampına girdiğinde henüz 24 yaşındaydı. Toplama kampından kurtulabilen az sayıdaki kişilerden biri olan yazar hayatının geri kalanında yaşadığı vahşetin, Nazi acımasızlığının unutulmaması için yaşadıklarını yazıya dökmüş. Bu kitap da onların başında gelen bir anı-roman.
Kamptan kurtulmasını tamamen şansa bağladığını kitapta bahsediyor. Kitabı yazarken özellikle nefret, kin duygularından kaçınarak yaşadıklarını gözlemlerini kişisel olmayacak bir şekilde kaleme aldığını, kitapta bahsi geçen nazi subaylarının isimsiz betimlemesinde görebiliyoruz. Bu şekilde yazar, nefret ve kin duygularını isim vererek nazi subaylarına yönlendirilmesine engel olarak sadece o vahşeti anlamamızı sağlamak istediğini düşünüyorum. bu açıdan başarılı buldum.
2. Dünya Savaşı hakkında okuma yapmak istendiğinde ele alınması gereken kitapların başında bulunuyor.