Nâzım Hikmet'in 1913-1927 yılları arasında yazdığı şiirleri görmekteyiz kitabımızda. İncelemelere baktığım zaman farklı farklı eleştiriler görmekle birlikte bu eserin Nâzım Hikmet külliyatı arasında en yumuşak davranılması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünmekteyim.
Şiirlerin çok genç yaşta yazılmasına rağmen bu kadar anlamlı olması onun ne kadar büyük bir yazar olduğunun göstergesidir.
Ayrıca Nâzım Hikmet'in "Mavi Gözlü Dev" olma yolunda adımlarını görmemizi sağlamasıyla da önemli bir eserdir.
Bu şiirlerde eski biçime bağlı kaldığı, milliyetçi tarzda şiirler yazdığı da görülmektedir. Tabi kitapta yeni biçimli, devrimci tarzda şiirler de yer almaktadır.
Kıymetli olan başka bir kısım ise şiirlerinde Mustafa Suphi ve arkadaşlarına yer vererek kendine has biçimiyle anmasıdır.
Dikkat edilmesi gereken kısım ise ilk şiirler diye Nâzım Hikmet külliyatına bu eser ile başlamanın doğru bir karar olmadığı kanaatindeyim.
Kısaca Nâzım Hikmet 11 yaşında da olsa 61 yaşında da olsa insanlık için, insanlığın refahı ve mutluluğu için hep emek veren bir halk adamı olmuştur.
Mavi şimşekleriyle elektrikleşen
mavi gözlerime
iki lastik çizme geçirdim.
Yolladım
onları
Anadolu'ya.
Gittiler,
geldiler.
Geldiler fakat nasıl?
Lastik çizmeler
dizlerine kadar batmış çamura.
Mavi gözlerim
iki isli lamba gibi kapkara olmuş.
Ben hemen
batırdım diş fırçamı
sıcak kanlı beynime
gözlerimi
fırçaladım.
Onlar
iki kırmızı fener gibi
parladılar.
Şimdi benim
mavi gözlerim
kanlı.
Şimdi işte
kızıl bir perde önünden nasıl kaçarsa bir boğa
beni gören her burjuva
öyle kaçıyor.