O evden sağ salim çıkabildik. Sonra o şehirden kazasız belasız başka bir şehre ulaştık.
Ölüm şakağımızı sıyıran kurşun gibiydi.
Ve Maraş depreminde imtihanı en kolay olan bizdik.
Orada yaşanan vahşet. İnsanların çaresizliği. Ve kimsesizliği..
Dua etmek, ağlamak dışında elimizden bir şey gelmiyor.
Maraş Dulkadiroğlu'nda yaşanılacak bina kalmadı daha ilk depremde. Kaldığımız bina 4 katlıydı. O cadde komple 4 katlıydı. Belki hiç birisi yıkılmadı ilk depremde ama hiçbirisi kullanılacak halde değil. Sonrasında Maraşı arkamızda bırakınca ikinci büyük deprem oldu.
Tarifsiz bir şey.. Bu saatten sonra Maraşta, Hatay'da, Adıyaman'da... o yaralar ne kadar sarılır bilmem ama saracak tek güç. Somununu ortadan bölmek..