Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"Doğmuş olmamı asla bağışlayamıyorum!" Demişti Rumen yazar Emil Michel Cioran. Geçmişten o zamana kadar en sakıncalı konuları hiç çekinmeden dile getirmiş, varoluşa en büyük darbeyi sessiz bir özveriyle indirmişti. Her bir aforizmasında insanın yüzüne tokat gibi inen gerçekler karşısında okuyucusunu neye uğradığını şaşırdığı bir şölene davet ediyor... Bir insan var olmaktan bu kadar nefret edebilirdi dedirten düşünceleriyle de destek veriyor. Sadece kaderimin dışına çıktım artık nereye döneceğimi ne yana koşacağımı bilmiyorum, şeklinde dile getirir bir aforizmasında kaybolmuşluğunu. Yıllarca süren yalnızlığında sadece yazmak isyedi çünkü onun için anlamlı bir şey varsa o da yazmaktı, ne kadar inkar etse de... Bunca boş konuşan insan arasında sessizliğin kutsal mabedinde tam bir inzivada geçirdi yıllarını. Yalnızlığımızı korumanın tek yolu olarak sevdiğimiz herkesten başlayarak herkesi yaralamak olduğunu ileri sürdü. Bütün gençlik çağında intihar fikrini savunsa da ölüme meydan okuyan yanı hep daha ağır bastı. Bir keresinde, intihar fikri olmasaydı kendimi öldürürdüm, diye yazmıştı. Yaşamına istediği zaman son vermek kendi elinde olduğu sürece sonuna kadar gitmek gerekir düşüncesindeydi. Çok kısa aynı zamanda en derin acıları barındıran, sözcükleri bir araya getirmesiyle önüne geçilemeyen tehlikeli sularda dolanması buna bir örnek gösterilebilir... Tanrı fikrini benimsemedi hiç Cioran, ve insanı Tanrı'yla bağdaştıran bir yönünüde gizleyemedi, varlığımızın derinliklerinde tanrı kadar yüzüstü bırakılmış onun kadar acınası olduğumuzu yüzümüze vurmaktan geri durmadı. Belki de insan yalnız kaldı mı tanrıyı kabul etmekle reddetmek arasında karanlık bir boşlukta çıldırıyordur... Bu kitabın ana konusu hakkında birkaç cümleyle özet geçilecek olsa muhtemelen şu olurdu: Hiç doğmamış bir insan kadar mutlu olmak isterdim! Bilincin derinliklerinde acı içinde dolanıp uykusuz geçirdiği gecelerin bir intikamı gibi bu kitap. Genelikle konu bütünlüğü, yazma tarzı, kelime dağarcığı bunların hepsi bu kitapta önemini yitiriyor sadece tek bir şey dikkatinizi çekiyor, sözcükleri bir araya getirip en acı sekilde sunumu ilgilendiriyor okuyucuyu. İki tane alıntısı hakkında belkide şu ana kadar en çok tartışılan konuların en kısa ve en derin özeti şeklindedir:"Bilinç ete batmış bir kıymıktan çok , saplanmış bir hançerdir." Ve " Yaşamak savaşta toprak yitirmektir!" Daha fazla ne söylenebilir bunun hakkında bilmiyorum... Ve yaşamak karşısında nefretini bu kitapla doruk noktasına ulaştırır Cioran. Acı artık işlemez hale gelir ta ki ona inanmaktan vazgeçinceye kadar. Ne inançlar, ne insanlar ne de başka bir şey bu kitap doğmuş olduğunu affedemeyen bir yazarın mezarından başka bir şey değildir! İyi okumalar diyemiyeceğim sanırım çünkü okuyunca pek de iyi olunamayan bir kitap...
Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne
Doğmuş Olmanın Sakıncası ÜstüneEmil Michel Cioran · Metis Yayıncılık · 20192,060 okunma
··
2.534 görüntüleme
mdrsn okurunun profil resmi
Şahane bir inceleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.