Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

284 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Türk yazarlarını, edebiyatçılarını ve şairlerini okumadan, yabancı yazarları gözümüzde fazla büyütüyoruz sanki! Yahut da batıya hayranlığımızı o denli uçlara taşıyoruz ki, kendimize ait ne kadar güzellik ve kalite varsa hepsini târumar ediyoruz.. Kendimize, kendi değerlerimize yabancılaşıp körleşiyoruz zamanla ve bu, bize bizi unutturuyor.. Batının kültürünü benimsedikçe kimlik kaybı yaşadık ve hala da yaşıyoruz... Zira insan, fikrimce okuduklarına benziyor zamanla. Üstad
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
'ın bu kitabına başlarken, öyle bir hevesle değil de okumuş olmak adına, rafda tozlanmasın, bir an evvel bitsin, biraz sıkılsam da belki en azından düşünce dünyamı geliştirir, fikirlerimin neticesini törpüler diye alıp okuma niyetine girişmiştim.. Ama her hikayesi bir roman tadındaydı ve hepsi ayrı bir psiko analiz barındırıyordu kendi bünyesinde.. Çoğu hikaye ölümle, ölümü sorgulamak, ondan kaçmak ve kurtulmak üzerine yazılmıştı.. Haram ve haksız kazancın getirdiği zenginlikle kararttığı, dağıttığı ve götürdüğü hayatları, kavuşamayan aşıkları, sade yaşamını terk etme pahasına kötü insanların sofrasına meze olanları, batılılaşırken hiçlik girdabına yakalananları... Daha bir çok güzel hikaye.. Hatta ölümden bahsederken; her sabaha birlikte uyanıp, her akşam dünyaya bir kısa kapanış verirken yan yana olduğumuz insanların, bu kainat denen mekandan bizi terki diyar ettiklerinde içimizi kaplayan halet-i ruhıyeyi şu sözleriyle çok güzel özetliyordu Üstad: "Nasıl olur? Ömrü buna göre ne hâdiselerle dolu olan bu adamın bu kadar ufak bir hareketle içimizden büsbütün gittiğine, yok olduğuna nasıl inanırız? Syf:9" İnanamıyor insan. Çünkü asıl o zaman sevdiğini toprağın bağrına gömüp ölmüş olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacağını biliyor ve bunu istemiyor belki de, kabullenmek titretiyor insan yüreğini.. Fakat alışılıyor zamanla. Üstad alışmak fiilini ise şu sözleriyle dile getiriyor : "Ah alışmak!... Hislerimizin şimşeğini bir saniyenin ummânında bir katre kadar yaşatıp yutan dipsiz uçurum... Hikayelerin zyf:10" Tabi bir de yaşarken öldürdüklerimiz var, öldüğünü kabullenemediklerimiz kadar. Hatta bazen gelir hatırıma, bedenin ölümü mü zordur, ruhun ölümü mü? İçinde öldürmek mi daha büyüğüdür enkazın, hakikatte ölmesi mi sevdiklerinin? Benim de zaman zaman kabristanlardan geçerken "Ölüm de nimettir" dediğim oldu.. Zira içinde öldürmek ve buna zorunda kalmak kadar acı bir gerçekle yüzleşilemeyeceğini düşünüyorum.. "Mâdem ki biri yaşadığı hâlde yok olabiliyordu, öbürü de yok olduğu hâlde yaşayabilirdi.. Syf:10" diyor Üstad.. Bu sadece içimizde öldürdüklerimizle alakalı bir durum değil sanırım. Bir de gidenlerin ardından onlarla gönderdiğimiz ruhlarımızın, bizi esir bıraktığı hissiz bir cesetin içinde vasıfsız yaşamak zorunda kalmak belki de. Yaşamıyorsun aslında, nefes alıyorsun diye hayatta zannediyorlar seni, o kadar.. Ama şu kadar var ki, kavuşmaların mahşere kaldığı bir dünyada acısız ve naif bir imtihan beklemek kadar gerçek dışı bir düşünce olamaz sanırım.. Bu bir inanç meselesi.. Zaten Üstad: "Sağır bir odaya kapandığımız zaman dışarıda uğuldayan bir şehirden ne kadar eminsek, ölülerimize de o kadar inanalım! İçinden bir kere geçip, bir daha görmediğimiz bir sokakla, bir ölünün farkı ne? O sokağı görmediğimiz ve bir daha görmeyeceğimiz hâlde yerinde sanıyoruz da, ölülerimizi, belki göreceğimiz hâlde yok biliyoruz. Bir inanış farkı.. 13" derken bunu kastediyor.. Ölmek nasıl bilmem, ölüm acı yalnız, onu bilirim.. Keşke geride kalanların ruhlarının aldığı hali ve yüreğinin taşıdığı acıyı bilip tasvir edebildiğimiz ve empati kurmakta zorlanmadığımız kadar, gidenlerinkini de bilmek keşfine erişebilseydik.. Kalnlar biz olduğumuz için zor geliyordu belki de yaşamak.. Ya gidenler daha da vahimse gittikleri yerde.. Ya gitmek daha çetrefilliyse.. Her şehrin girişi mezarlıklardır, çıkışı gibi.. Böyle bir dünyada ölümden ancak yine ölüme kaçabilir insan... Asıl mesele "Teslim olmak.." Keyifliy okumalr...
Hikayelerim
HikayelerimNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20121,910 okunma
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.