Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

204 syf.
9/10 puan verdi
Anne Babalar ve Gelecekteki Anne Babalar... Buraya!
Ülkemizde çok yanlış bir düşünce yapısı var: "Çocuk bakmak tecrübe işidir, okuyarak izleyerek öğrenemezsin" 50 yaş üstü bir grupla bile konuşurken çocukluktan kalma travmasını anlatıyor ve sesinin titrediğini görüyorum. Kimisinin 5 çocuğu var ve 5.si gerçekten tam yetişmiş, çünkü artık nasıl yetiştireceğimizi biliyoruz diyorlar. Harika, geri kalan 4 çocuğun suçu neydi? Sana tecrübe edesiye kadar 4 tane araya kaynatabilirsin diye kim dedi? Bakın arkadaşlar ben her zaman diyorum, çocuklar melektir. Hiçbirine dünyaya gelirken fikirleri sorulmadı. Onların dünyaya gelmesini siz seçtiniz, sizin kötü ebeveyn olabilme hakkınız yok. Bu işe başlamadan evvel donanımlı olmanız gerekli, bu nedenle sürekli olarak çocuk gelişim kitapları, ortalama seviye psikoloji makaleleri ve "Davranış sebepleri" okunması ve araştırılması gerekiyor. Gördüğüm her insana, anne babaya diyorum; belli mi olur belki hepsini ben kurtarırım... Ve şu an kötü özelliklere sahip birçok insanın bu hale gelmesinde çocukluk travmaları büyük. Katiller, narkotikler, tecavüzcüler... kimsenin yaptığını güzellemeye falan çalışmayacağım yanlış anlamayın, ancak bu insanların her biri zamanında bebekti. Onlar da tatlıydı. Bu insanların nasıl bu hale geldiğini anlamamız gerekiyor. Onlar için bir şey yapamayız, ancak yeni doğan çocukların aynı travmayı yaşamaması için elimizden geleni yapabiliriz. Yapmalıyız da, neden biliyor musunuz? Çünkü aynı travmaları yaşayan o minicik çocuğun her biri geleceğin katil, narkotik ve tecavüzcü adayı. Benim karşıma geçip ben yeryüzünde en çok aranan katilim, tecavüzcüyüm bana ne yapmak istersen yap deseniz, ben sadece anlatmanızı bekler ve sizi bu duruma neyin sürüklediğini anlamak isterim. Sırf geri kalanların size benzememesi için... Bu nedenle yargılama özelliğim zayıf. Bunların oluşmaması için aile eğitimi çok önemli, ki her şeyin çözümü eğitimde diye boşuna demiyoruz. Evet bu kadar konuştum, gelelim Erikson beyin Psikososyal Gelişim Kuramı'nı anlattığı İnsanın 8 Evresi'ne. Evreleri tek tek anlatacağım, elimde geldiğince işin içine Freud katmayacağım, onun fikirlerini falan da az uz katarsam ben buradan sağ salim çıkamam. Aynı zamanda ben matematikçiyim, psikoloji ve çocuk gelişimi benim alanım değil; ama çok seviyorum, çok araştırıyorum ve sizin de işinize yarar diye düşünüyorum. Her şeyi en basite indirgeyerek anlatacağım. 1)Temel Güvene Karşı Güvensizlik(0-1,5 yaş) Hayırlısıyla minicik agucuk bugucuk bir bebeğiniz oldu. Allah yanınızdan ayırmasın, benim yerime de öpün. Şimdi bu çocuğun güven kazanabilmesi için ne gerekli? AYNILIK/TUTARLILIK/SÜREKLİLİK Aynılık: Bebeğe bakan kişilerin değişmemesidir. Çünkü bebek zaten mekanı yeni çözmeye başlıyor, tamam bu reisi tanıdık altımızı değiştirmeye geliyor herhalde. Eeee yanındaki kim? Diğer gün de farklı biri geldi? Ben kimin nesiyim? Hangisine bağlanmam gerekiyor? Bu dönem annenin tamamen bebekle ilgili olmasının önemi burada yatıyor. Çocuk annesini emiyor, o bedeni hala tanıyor; 9 ay kalmış sonuçta. O bedenden çıktı, güven duyabilmek için çocuk anneye ihtiyaç duyuyor. Tutarlılık: Önceki gün çocuğa ne yapıldı? Emzirildi, altı temizlendi, beşikte sallandı. Diğer günde bunların birebir yapılması çocuk için tutarlılıktır. Süreklilik: Çocuğun isteklerini dile getirdiğinde (ağladığında) ebeveynlerin yanına gitmesi, onun dediklerini (ağladığında) yapması sürekliliktir. Şimdi bu evrede ne oluyor? Diyelim ki çocuk her ağladığında yanına gidiyorsun. Eğer bunu yaparsan çocuk dünyayı istediği an istediğini yerine getirebileceği bir mekan olarak algılamaya başlayacak. Aynı zamanda sen her zaman yanındasın. Güveni çok artacak ve işin en kanser kısmına geliyoruz, bu durumu tüm insanlara genelleyecek. Evet, hani varya herkese aşırı güvenen, herkesi kendi gibi temiz sanan insanlar. Heh, nedeni biraz anladık mı? Peki çocuğu boş bırakırsanız ne oluyor? Kime güveneceğim. Kimse yanımda değil. Ben tekim. Kimse bana sahip çıkamaz. Güvenilir insan yok. İnsanlar kötü. "Selam Merve!" "Ay yürü git be Tolga bana mı yalakalık yapıyorsun yeter be bütün erkekler aynı zaten yeryüzünde beni kim niye sevsin doğarken kim bana fikrimi sordu ki? Sonsuza kadar kimse beni sevemeden öleceğim. Bakın arkadaşlar bunlar daha ilk 1.5 yaştaki etkiler ki bu tüm etkileri binde biri bile değil. Ne kadar korkunç değil mi? Ve birçok insanın bu durumdan haberi yok. 2) Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç(1,5-3 yaş) Çocuk artık kendince bir şeyler yapmak istiyor. Toplumumuzdaki bu durum karşısındaki genel tavrımız nedir? Durrrrrr! Tek başına yapma. Çocuk halıda depelenecek ona bile izin yok. Eline kalem alıp defteri boyayacak, bir yerine batar, biraz yürüyeyim dese düşersin. Eeee? Çocuk Özerkliğini ilan etmeye çalıştı ama anne baba engel oldu. Peki bu durumda çocuk ne düşünmeye başladı? Ben acaba mal mıyım? -Kuşku Ben hiçbir şeyi yapamıyorum, başarısızım...-Utanç Çocuk yürürken düşüyor mu? Ne bekliyorsun denemeden yürümeyi öğrenmesini mi? Uzaktan Zoom toplantısı ile mi? Bırak ve yürüsün. Düşse de öğrenecek ve kuşku-utanç duygularından arınacak. 3) Girişimciliğe Karşı Suçluluk (3-6 yaş) Kuzeni olan bile bilir ki, bu yaş grubu aşırı miktarda soru soruyor ve bir o kadarda enerji açığa çıkıyor. Çocuğun sorduğu her soruyu yanıtlamak zorundasınız arkadaşlar. Üzgünüm ama mecbursunuz, ikinci bir alternatif yok. Çocuğun girişimcilik huyu budur. Eğer siz "Öfff ne çok soru sordun be!" derseniz çocuk sizinle arasına mesafe koyacak ve öğrenmesi gerekenleri bile soramayacak. Sadece size değil, kimseye. Neden sorsun ki, annesi babası bile ona böyle davrandıysa başkaları neler neler söyler... Aynı zamanda çocuk bu durum karşısında suçluluk duyar, çünkü tepki sert geldi. Demek ki yanlış bir şey yaptım diye düşündü... Bu dönem çocuklarda mastürbasyon başlar. Yani cinsel organlarının haz verdiğini anlarlar. Normalde bu psikososyal gelişim kuramının konusu değil ama yeri gelmişken ekleyeyim. Oğlum orana dokunma kızım elini çek demek, hele bir de bağırmak... aman allahım! Çocuğun organını kopartsaydın? Böyle olmaz. Çocukta oluşabilecek bütün cinsel problemleri ortaya atıyorsunuz. Çocuğa o yaşlarda cinsel bölgesinin ona ait olduğunu ve özeli olduğunu bildirmeniz gerekiyor. Yani çocuk bir anda bölgesine mi dokunmaya başladı? Yanına gidin, "evladım bunu sadece sen görebilirsin, yapmaya devam edeceksen ya sen oda değiştir ya da ben diğer odaya gideyim." Eğer hemen halletmeniz gerekiyorsa, özellikle toplu ortamlarda, çocuğun dikkatini başka yöne çekin. Eline oyuncak bile verseniz umursamaz zaten. Bunlardan ötürü çocukta çok fazla enerji ortaya çıkar. Enerjisini en güzel oyun oynayarak atabilir. 3-6 yaş gruplarında oyun oynamak hayati önem taşıyor. 4)Başarıya Karşı Aşağılık (6-12 yaş) Offffff. Ebeveynlerin açık ara fark en kanser olduğu dönem. Çocuk okula başlıyor, dersler devreye giriyor. Bir not aldı. Mesela 90. Gayet iyi bir puan ki iyi olmasa da problem değil. Çocuk kendince iyi bir sonuca ulaştığında başarıyı keşfeder. Peki ebeveyn ne yapar? -Hamide'nin seme kızı bile 93 almış. -Niye 95 değil. Heh, bak çocuk şimdi aşağılanmayı hissetti. Bütün hevesini kırdınız. Bakın ben her gün sayılarla flörtleşiyorum, bu sayıların hiçbirinin önemi yok ebeveynler. Kendi elinizle çocuğun başarısını bitiriyorsunuz. Çocuk ne yaptığında kendisini başarılı hissediyor? Onu bul ve destekle. Matematik 40 Türkçe 90. Git Türkçe'den özel ders aldır, matematik değil. Başarılı olanı kenara bırakmayın, o çocuğun başarılı olduğuna yönelmesine ihtiyacı var. Ve lütfen artık kaçıncı platon evresindeyiz arkadaşlar, hala çocuklarınızı birileriyle kıyaslayıp modlarını düşürmeyin. Her zaman daha iyisi vardır. 5)Kimliğe Karşı Kimlik Karmaşası(12-18 yaş) Fikirlere en çok saygı duyulması gerekilen dönem. Çünkü istediği yolu kendi değil de ailesi tarafından seçilirse ömür boyu başkasının hayatını yaşayacaktır. Üzüldüğüm nokta ne biliyor musunuz? Aileler bunu bildiği halde kendi istedikleri olsun istiyor. Ya sabır... 6) Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık(18-30 yaş) En yakın arkadaşların bu dönemde yanında oluyor. Birisine ilk defa ergin kafayla bağlanıyorsun, hoşlanıyorsun, seviyorsun; aşık oluyorsun. Dikkat et, noktalı virgül koydum sevmekten sonra, çünkü aşk çok tehlikeli. Senin yakınlığın insanlara karşı bu duygular çerçevesinde ilerleyecek ama ilk süpersonik kazıkları da bu dönem yiyorsun. Arkadaşların seni umursamıyor, bırakıyor, kazıklıyor satıyor... Bir zamanlar senin için ölen biten insan ilgisini kesiyor, ihmal ediyor, sevmemeye başlıyor, kim bilir aldatıyor belki de? Duygular böyle olunca insanlardan yalıtılmaya başlıyoruz. 7)Üretkenliğe Karşı Durgunluk(30-60 yaş) O zamana kadar elinize geçen tüm öğrenmelerinizi çevreye veya insanlara aktarma evresidir. Sizden sonra da bir nesil var, bunun düşüncesinde olursanız ve ardınızda bir şey bırakmanız gerektiği düşüncesiyle işinize sarılıp layıkıyla yapıyor ve yeni stiller de koyabiliyorsanız üretkensiniz. Eğer hep yerinizde sayıyorsanız durgunluk yaşanır. Durgun bir insan bencildir. Çünkü bir insan çevreye yarar sağlayamıyorsa, kendisi dışında kimse umrunda değildir. 8)Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk(60 yaş ve üzeri) Uzun bir ömür yaşadınız. Artık sorgulamaya başladığınız vakitlere geldiniz. Ben ömrüm boyunca ne yaptım? Kendim için mi yaşadım başkaları için mi? Topluma yararlı olabildim mi? İnsanlara nasıl davrandım? Yapamadığım ne var? Evet, bu döneme kadar kendiniz olarak yaşadıysanız çok şanslısınız. Çünkü siz hayattan istediklerini alan ve ömrünün geri kalanını kendiyle ve sevdikleriyle barışık bir şekilde devam ettirecek. Peki ya yaşayamadıysa? Tüm ömrünün pişmanlığı başlayacak... Keşkeler ve mutsuzluklarla ilgili aşırı iğrenç bir dönem sizi bekliyor. Arkadaşlar bunu yaşamanızın en büyük sebebi çevreyi aşırı umursamanız ve başkalarının fikirlerini kendi fikirlerinizin önüne koymanızdan ötürü oluyor. Ya onun düşüncesine tüküreyim, alsın bedeni zihni o kullansın o zaman? Niye sen hem çevreyi hem de fikirleri bu kadar önemseyip kendini geriye atıyorsun canım kardeşim. Hayat senin hayatın, senden daha önemli ne var? Pişmanlıklarla dolu, mutsuz bir hayatı ardında bırakarak mı göçmek istersin bu dünyadan? Hiç sanmıyorum. Konuşulabilecek o kadar çok şey var ki... ama yazı ile bu kadar oluyor affola. Lütfen çocuklarınızı çok iyi eğitim, 2 yaşında bile olsa fikirlerine değer verin, karşınıza alıp oturup dinleyin. Ben bu şekilde düşünüyorum, sen ne düşünüyorsun bu konuda evladım demeyi alışkanlık haline getirin. Fikirlerini sorun. Kendini değersiz hissetmesin. Eğitimden aldığı hiçbir notla çocuğu yargılamayın, eğitim ölçmenin en zayıf olduğu alandır. Ölçmenin zayıf olduğu bir alanda değerlendirme yapamazsınız. Çocuklarınızı iyi eğitin, yetişkin olduğunda kendini iyi eğitebilsin. Mutlu yaşasın.
İnsanın 8 Evresi
İnsanın 8 EvresiErik H. Erikson · Okuyan Us Yayınları · 2014142 okunma
··
4.230 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.